İlaç satış temsilcisi, 6 hafta önce boşandığından beri burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | انه مندوب مبيعات ادوية انه يعيش هنا منذ 6 اسابيع منذ طلاقه |
Yani henüz tanışmadık ama babam burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | أعني، لم أقابله بعد، لكن يُفترض أن أبي يعيش هنا. |
Matmazel Carroll, anladığım kadarıyla Lord hazretlerinin kızı burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | انسة كارول, لقد فهمت ان ابنة اللورد ادجوار تعيش هنا |
Aslına bakarsanız, şüpheliler burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | في الحقيقة، سيّدي الثلاثة المشتبه بهم كانوا يعيشون هنا |
Ev sahibinin dediğine göre iki yıldır burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | وفقاً لمستأجره، عاش هنا منذ حوالي السنتين |
- Koğuşlarda. Gardiyanlar aileleriyle birlikte burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | الثكنات العسكريّة، الحرّاس كانوا يعيشوا هنا مع عائلاتهم. |
Üç yıldır burada yaşıyormuş ama şimdiye kadar alarm sistemi kurdurtma ihtiyacı hissetmemiş. | Open Subtitles | لقد عاشت هنا مدة 3 سنوات و لم تشعر بضرورة تركيب جهاز إنذار للآن |
burada yaşıyormuş. Bir sallanan sandalyeden söz ediyor hep. | Open Subtitles | يقول أنه يعيش هنا و ينحدث عن كرسي هزاز |
Evet, başkentten nefret ediyor. Eskiden burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | نعم , انه يكره العاصمة , كان يعيش هنا |
burada yaşıyormuş ve bir gözü Margot Wilton'ın üzerindeymiş. | Open Subtitles | انه يعيش هنا ويبقي عينه على مارجو ويلتم |
- Biri ya da bir şey bir zamanlar burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | حسناً، شخصٌ أو شيءٌ ما كان يعيش هنا. |
Aman Tanrım! Sanki ölü bir şey burada yaşıyormuş gibi. | Open Subtitles | بحق السماء ثمة شئ ميت يعيش هنا |
Anladığım kadarıyla burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | أفهم بأنه يعيش هنا. |
Bir süredir burada yaşıyormuş ama suni döllenme için Alpler'deki deneysel bir kliniğe gitmiş. | Open Subtitles | لقد كانت تعيش هنا مدة ولكنها عادة من أجل علاج العقم في اختبار سريري في جبال الألب |
Olsun, hala burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | حسناً، جيد. إنها لازالت تعيش هنا إنها تعيش في هذه المدينة |
Emekli bir kokteyl garsonu. Sinatra'nın "Rat Pack" grubu zamanından beri burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | تعيش هنا منذ أيام جحور الفئران |
Coral Prince Sörf Ekibi ve koçları ekim ila ocak ayları arasında burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | هل كل الاطفال يعيشون هنا ام ماذا؟ فريق ركوب الامواج للاميرة المرجانية و كل كباتنها يعيشون هنا من اكتوبر الى يناير. |
Elimdeki kayda göre Phil ve Vicky Gray burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | تقول السجلات أن فيل وفيكي... يعيشون هنا |
Sanırım burayı kapatmadan önce de burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | أعتقد أنّه عاش هنا قبل إغلاق المكان. |
Henry'e göre Robbie bunca zamandır burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | هنرى) قال أن (روبى) قد عاش هنا طوال الوقت) |
- Koğuşlarda. Gardiyanlar aileleriyle birlikte burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | الثكنات العسكريّة، الحرّاس كانوا يعيشوا هنا مع عائلاتهم. |
İkinci kurban Isabella Jayne burada yaşıyormuş. | Open Subtitles | نعم. الضحيه الثانيه, إيزابيلا جين عاشت هنا |