burada yaşarken tamam, teknik olarak hırsızız şu an. | Open Subtitles | ذلك عندما كنتِ تعيشين هنا والآن، نحن لصوص تماماً |
Sen eskiden burada yaşarken ufak kızın için bunu yapıyordum. | Open Subtitles | بدأت صنع هذا لصغيرتك حين كنت تعيشين هنا قبلًا. |
Kendini burada yaşarken düşünmek çok mu zor? | Open Subtitles | هل تجدين أنه من الصعب جداً تخيل نفسك وأنت تعيشين هنا |
Komşularımızın ama yine de, bu tür şeyler için kurallarımız var en azından ben burada yaşarken vardı. | Open Subtitles | ولدينا قواعد ضدّ هذا النوع من الأشياء أو على الأقل كان لدينا عندما كنت أعيش هنا |
Ben burada yaşarken hayvanlar kontrol edilirdi. | Open Subtitles | عندما كنتُ أعيش هنا, كنا نُبقي حيواناتنا تحت السيطرة |
Bir çalışan olarak sahip olduğum ayrıcalıklar burada yaşarken sahip olduklarımla pek aynı değil. | Open Subtitles | كموظفة، لم تعد لي تلك الإمتيازات التي حظيت بها عندما كنت أعيش هنا |
Kolaysa burada yaşarken bir şeyler yazma. | Open Subtitles | يصعب ألا تكتبي وأنت تعيشين هنا |
Max, havaalanındaki Arbys'de de söylemiştim bunu biliyorum ama seni burada yaşarken hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | (ماكس) أعرف أنني قُلت هذا في مطار أرفي لكن أستطيع رؤيتك تعيشين هنا بالكامل |
burada yaşarken ve bir mağarada uyurken gelip beni kurtardığına dair rüyalar görürdüm. | Open Subtitles | عندما كنتُ أعيش هنا وأنامفي كهف... كنتُ أحلم بقدومك لإنقاذي |
Ben burada yaşarken değil. | Open Subtitles | ليس طالما أعيش هنا |