buradaki gibi kentsel alanlara da baktım, yaşamlarında ağaçlardan uzak kalmış insanları düşündüm. | TED | نظرت انا أيضاً الى مثل هذه الأماكن الحضرية وفكرت في الناس الذين ينفصلون عن هذه الأشجار في حياتهم |
Ve ben bir sualtı fotoğrafçısı olduğum için, öyküyü suyun üstünden ve altından anlatmak istedim, ki buradaki gibi bir yavru foku -2 derece buzlu suya ilk dalışını yaparken görüntüleyebileyim. | TED | ولأنني مصور تحت الماء أردت ان أفعل الموضوع من تحت وفوق سطح الماء لجعل مثل هذه الصور والتي تظهر واحدة من هذه الجراء الصغيرة وهي تقوم بتجربة سباحتها الاولى في المياة المتجمده في درجة 29 |
Bence problemin bir kısmı şurada: Plajda duruyoruz ya da buradaki gibi bir okyanus fotoğrafına bakıyoruz ve bu masmavi engin genişliğe bakıyorsunuz, parıl parıl parıldıyor hareket ediyor, orada dalgalar var, dalgalar kırılıyor, gel gitler oluyor, ama bunun altında ne olduğuna dair fikriniz yok. | TED | جزء من المشكلة، أعتقد، أننا نقف على الشاطئ أو نرى صور مثل هذه للمحيط، وأنت تنظر لهذه الفسحة الكبيرة جداً الزرقاءالمتلألئة وهي تتحرك ولديها موجات ولديها مد وجزر، لكن ليس لديك فكرة عن ما يكمن في وجودها. |
K-PAX'deki isleyis, buradaki gibi degildir, Mark. | Open Subtitles | إن الاحوال على كي-باكس ليست نفس الأمر كما هنا مارك |
Bu iyi bir şey. Yaşadığını hissedersin, buradaki gibi değil. | Open Subtitles | هذا جيد لأنك تشعر بالحياة وليس كما هنا |
7 rakam telefon numarası... 2 rakamda Caller ID, aynen buradaki gibi. 13. | Open Subtitles | ورقمان إضافيان لتحديد المتصل مثل هنا الرقم 13 |
Orada da terziler, ve mücevher tacirleri var, aynı buradaki gibi. | Open Subtitles | لديهم صناع ملابس . و تجار مجوهرات في "أوديسا" تماما مثل هنا |
Rodrigo, 1994 yılında, CDI adında bir girişime öncülük etti. Amacı, firmalar tarafından hibe edilen bilgisayarları alıp gecekondu mahallelerindeki halk evlerine koyarak, buradaki gibi mekanlar yaratmaktı. | TED | عام 1994 .. ورودريجو بدأ شيئاً دعاه " سي -دي - آي " حيث اخذ يجمع أجهزة الكمبيوتر التي تبرعت بها الشركات ووضعها في مراكز خدمة المجتمع في تلك الاحياء الفقيرة وصنع اماكن مثل هذه |
Sana buradaki gibi bir düzine mektup yazacağım. | Open Subtitles | سأرسل لك الرسائل مثل هذه |
Bu durumda ise -- buradaki gibi, ekrandan büyük bir uygulama var -- telefonun şekli size anlatabilir, "Tamam, ekrandan dışarıda sağda, daha fazla içerik var. Onu göremiyorsun, ama orada." | TED | في مثل هذه الحالة .. هنالك تطبيق ( صورة خريطة ) اكبر من شاشة عرض الهاتف فسوف يقوم الهاتف بتعديل شكله لكي يخبرك بهذا " على الطرف الايمن من الشاشة يوجد معلومات اخرى .. صحيح لا يمكنك رؤيتها ولكنها هناك " |
buradaki gibi mikroskop altında değilsin. | Open Subtitles | لست تحت المراقبة الدقيقة كما هنا |
Gittiğin yerde de Aryanların sözü buradaki gibi geçmez. | Open Subtitles | إلى مكان ليس "للإريانز" سيطره به مثل هنا |
Bu dişlinin kullanıldığı motoru bulabilirsek buradaki gibi. | Open Subtitles | إذا إستطعنا أن نطابق سن عجلة مع المحرك، مثل هنا... |
Aynı buradaki gibi tepeden. | Open Subtitles | من أعلى ، تماماً مثل هنا |
buradaki gibi, Roberta | Open Subtitles | (مثل هنا ، يا (روبيرتا |