Buz Kıracağı Boz'u öldürenle aynı marka ve aynı model. | Open Subtitles | معول الثلج كان نفس الصنف ونموذج بينما سلاح باز |
- Niçin? Batı Virjinya, kurbanları üstünde buz kıracağını kullanmayı seviyor... artı Buz Kıracağı ve Çimento Kafa, Batı Virjinya'da... | Open Subtitles | حسنا غرب فيرجينيا يفضلون استخدام معول الثلج على ضحاياهم |
Buz Kıracağı ve Çimento Kafa da dahil. Çimento Kafa hapse atılmış. | Open Subtitles | بمن فيهم معول الثلج ورأس الإسمنت رأس الإسمنت ذهب للسجن |
İstersen evinize uğrayıp kocanın kafasına bir Buz Kıracağı saplarım ve çocuklarını buraya getirip, sen sonunda atlamaya karar verene kadar teker teker aşağıya atarım. | Open Subtitles | إن أردتِ فبوسعي التعريج على المنزل وأغرز معول ثلج في رأس زوجكِ وأجلب طفليكِ وألقي بهما كلّ على حدة حتّى تقرّري القفز |
Sahne donanımı gibiler zıpkınlı tüfek, boğazlama, hatta Buz Kıracağı bile kullanıyor. | Open Subtitles | دعائم، بندقية رماح، حبل خنق، حتى أنه يستخدم معول ثلج |
Buralarda Buz Kıracağı görmedin değil mi? | Open Subtitles | هل رأيت كسارة ثلج هنا؟ |
Boynunun arkasından Buz Kıracağı saplanmış ve kanepeye koyulmuş. | Open Subtitles | بطعنة في الظهر والعنق بمعول الثلج -وتمّ وضعها بعد ذلك في الأريكة |
- Nasıl gidiyor, "Buz Kıracağı"? | Open Subtitles | "كيف حالك "ايس بيك |
- Oda arkadaşım "Buz Kıracağı"nın şekerleri satmak için Maine'e gideceğinden bahsettiğimi hatırlıyor musun? - Evet. "Kıç Deliği"ni besleyecek birisini bulmayı unuttum. | Open Subtitles | هل تتذكر عندما احظرت الحلوى هناك "نسيت ان اوصي شخص بأن يطعم"باتهول |
Görevli memurla konuştum ve Buz Kıracağı'nın hiçbir şey söylemediğini söyledi... | Open Subtitles | لقد تحدثت مع الضابط المسؤول, وقال أن معول الثلج لم يقل شيئا |
Tüm buldukları yaralı bir bacak. Buz Kıracağı'nın vücudunu bulamamışlar hiç. | Open Subtitles | كل ماحصلوا عليه كان ساق نجت من الحادث هم في الحقيقة لم يحصلوا على جسد معول الثلج |
Yani Buz Kıracağı'nın hala hayatta olabileceğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | إذا أنت تعتقد أن معول الثلج مازال على قيد الحياة؟ |
Onu, "Kennedy" diye çağırmıyoruz. Ona "Buz Kıracağı" diyoruz. | Open Subtitles | نحن لا ندعوه كينيدي نحن ندعوه معول الثلج |
Booth'a söyle, Buz Kıracağı'nın uyluk kemiği titizlikle 90 derece kesilmiş. | Open Subtitles | أخبري بوث أن عظم فخذ معول الثلج بتر بشكل نظيف على 90 درجة |
Her nefes alışım sanki Buz Kıracağı yutuyormuşum gibi geliyor. | Open Subtitles | وأشعر كلّما تنفست أنّني إبتلعت معول ثلج. |
Öyle olsa basit bir Buz Kıracağı ya da bıçak ile yapılabilirdi. | Open Subtitles | الذي يَدْلُّ على a يَثْقبُ مَع a معول ثلج أَو سكين مشترك... |
Ya da Buz Kıracağı, ya da balta, ya da peynir doğrayıcı gibi. | Open Subtitles | أو معول ثلج أو فأس أو مبشرة جبن |
- Buz Kıracağı. Sehpanın üzerindeydi. | Open Subtitles | تركت معول ثلج في غرفة الجلوس |
Hayat Buz Kıracağı değildir. | Open Subtitles | الحياة ليست معول ثلج |
Evet, kafasının arkasına Buz Kıracağı sokmuşlar. | Open Subtitles | أكثر كسارة ثلج في خلفية رأسه |
- Ya da Buz Kıracağı ile boynundan deşilip kanepeye tıkıldığından... | Open Subtitles | أو تطعن في الرقبة بمعول الثلج... وتحشرها في الأريكة |
Nasıl gidiyor, "Buz Kıracağı"? | Open Subtitles | "كيف حالك "ايس بيك |
"Buz Kıracağı"nın şekerleri satmak için Maine'e gideceğinden bahsetmiştim hatırlıyor musun? Evet. "Kıç Deliği"ni besleyecek birisini bulmayı unuttum. | Open Subtitles | هل تتذكر عندما احظرت الحلوى هناك "نسيت ان اوصي شخص بأن يطعم"باتهول |