"buzdolabındaki" - Translation from Turkish to Arabic

    • الثلاجة
        
    • بالثلاجة
        
    • ثلاجته
        
    • ثلاجتِكَ
        
    • في البراد
        
    • في ثلاجتك
        
    Sadece yumurta ve avokado, ve buzdolabındaki peynir ne peyniriyse o. Open Subtitles مجرد بيض و أفاكادو و ما تبقى من الجبن في الثلاجة
    Şu mini buzdolabındaki Dr. Shazz'dan daha sert bir içeceğiniz var mı çocuklar? Open Subtitles يا رفاق هل لديكم أي مشروب أقوى من د.شاز في تلك الثلاجة الصغيرة
    Oraya gittiğimde, buzdolabındaki tek şey, zeytinlerdi. Open Subtitles حين ذهبت إلى هنـاك ، الشيء الوحيد الموجود في الثلاجة هو الزيتون
    Annem yemek yapamayacak kadar sarhoş olduğunda buzdolabındaki her şeyi tencereye koyardım. Open Subtitles أمى لا تستطيع الطهى ولا أنا وكنت آكل على ما تقع يدى عليه بالثلاجة
    - buzdolabındaki, üzerine beyaz tarçın tozu serpilmiş olanı mı? Open Subtitles المغطاة من الأعلى بالقرفة التي كانت بالثلاجة ؟
    buzdolabındaki paradan ve arabasında böcekten haberi yoktu. Open Subtitles اعني , انه لم يعلم شأن المال في ثلاجته او اجهزة التنصت في سيارته
    Evet, çünkü buzdolabındaki yıldız grafiğine yazman gerek. Open Subtitles نعم, ' يَجْعلُك تَحتاجُ لوضعه على ذلك المخططِ اللامعِ على ثلاجتِكَ.
    buzdolabındaki organların kurbana âit olduğunu doğruladık. Open Subtitles نحن أكد أن أجهزة تخزينها في الثلاجة تعود للضحية.
    Ve labdakiler buzdolabındaki atık sıvıda bazı kimyasal analizler ve zehirli atık testleri yapıyor Open Subtitles و لدينا بعض الأشخاص الذين يجرون تحليلات كيميائية و اختبارات فحص السمية على مجرى تدفق المياه في الثلاجة
    buzdolabındaki tabağı al ve fırına koy. Open Subtitles خُذ طبق والدك من الثلاجة الآن و ضعه في الفرن
    Sıcak bir yuva, etrafta koşuşturan çocuklar, buzdolabındaki mıknatıslar... Open Subtitles منزل دافئ ، الأطفال تجري من حولي مغناطيس في الثلاجة
    Sıcak bir yuva, etrafta koşuşturan çocuklar, buzdolabındaki mıknatıslar... Open Subtitles منزل دافئ ، الأطفال تجري من حولي مغناطيس في الثلاجة
    Hey, dün gece buzdolabındaki herşeyi yedim, tereyağı da dahil olmak üzere, herşeyi. Open Subtitles , لقد أكلت كل شئ في الثلاجة البارحة كل شئ , يشمل ذلك علبة الزبدة
    Evet, neden buzdolabındaki yemekleri de alıp çocuklara vermiyorsun? Open Subtitles لماذا لا تأخذ الطعام من الثلاجة وتعطيه للأطفال ؟
    buzdolabındaki hazır yemek pakedi kulesini görünce anlamıştım zaten. Open Subtitles توقعتُ ذلك من معبد البوليستيرين الذي لديكِ في الثلاجة. القهوة جاهزة.
    Halı, boya, izolasyon. buzdolabındaki iğrenç yemekten bile. Open Subtitles السجاد، الطلاء، العازل حتّى الطعام الفاسد بالثلاجة
    buzdolabındaki birkaç tüy yumağıyla keyfinize bakın. Open Subtitles هناك كرات فراء بالثلاجة
    buzdolabındaki yoğurdun üzerindeki isim. Tyler. Open Subtitles تايلر بانكس) إسمي على اللبن بالثلاجة)
    buzdolabındaki domuz pirzolası. Open Subtitles قطعة لحم الخنزير من ثلاجته
    Evet, çünkü buzdolabındaki yıldız grafiğine yazman gerek. Open Subtitles نعم, ' يَجْعلُك تَحتاجُ لوضعه على ذلك المخططِ اللامعِ على ثلاجتِكَ.
    buzdolabındaki rehineyi gördükten sonra seve seve arabada kalabilirim. Open Subtitles ،بعد رؤية رجل متجر الرهن محشواً في البراد يسرني البقاء هنا
    buzdolabındaki pizzayı incelediler. Pizzacına güvenmekte haklı çıktın. Open Subtitles لقد فحصوا البيتزا في ثلاجتك وكنت محقا بشأن "بابا دون"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more