Denize defnetme konusunda kararsız olduğun için Hamsterını iki ay boyunca buzlukta beklettin. | Open Subtitles | تركت حيوان الهامستر في الثلاجة لشهرين وأنت تتمتم وتتلعثم ليتناسب دفنه في البحر |
Ama hala aç kalırsa, donmuş bezelye ve kabak var buzlukta. | Open Subtitles | لكن اذا ظل جوعان هناك مكعبات من الفاصوليا المجمده فى الثلاجة |
Bu kadar sıcak olunca, külotlarımı buzlukta tutuyorum. | Open Subtitles | نعم، عندما تكون حارة هكذا ، أتدري ماذا أفعل؟ أضع ملابسي الداخلية في الثلاجة |
Bir şey olmadığına eminim ama aklına takıldıysa buzlukta fazladan süt var. | Open Subtitles | أنا متأكدة بأنه جيد ولكن إن كنت قلق فيوجد حليب إضافي بالثلاجة |
Klozette, küvette. buzlukta bile bulmuştum. | Open Subtitles | فى الدولاب ، فى حوض الإستحمام فى يوم وجدت واحداً فى الفريزر |
Orta kalite şaraptan hoşlanır mısın? Annem şarabı buzlukta saklamayı sever .ve üç ay sonra hâlâ aynı şişeyi içiyor oluruz. | Open Subtitles | ما أراه أن أمي تحب أن تحتفظ بالنبيذ في البراد حتى يمكن شربه بعد ثلاثة أشهر |
buzlukta, patates cipsleri ve külotlarımla. | Open Subtitles | إنها في الثلاجة مع شيبس البطاطس و ملابسي الداخلية |
Geri geldiğinde bana buzlukta yardım et. | Open Subtitles | ربما عندما ترجعين يمكنكِ مساعدتى مع الثلاجة |
Ama uyanırsa, buzlukta elma püresi var. | Open Subtitles | لكن في حال استيقظت، هناك كريمة تفاح في الثلاجة |
Çocuklar doydu ama abur cubur isterlerse... buzlukta dondurmalar var, veya mikrodalga patlamış mısır. | Open Subtitles | الاطفال تناولوا الطعام ولكن اذا ارادوا وجبة خفيفة يوجد ايس بوب فى الثلاجة وفشار فى المايكروويف |
Çünkü buzlukta bir şişe beyaz şarap var ve şimdi burada yaptığım bu küçük uğraş, içeri girip bütün kahrolası şişeyi içmemi engelleyen tek şey. | Open Subtitles | لان هنا قارورة نبيذ في الثلاجة وهذا العمل البسيط هو اللذي يبقيني من عدم الدخول وشرب القارورة كلها |
Çünkü et buzlukta daha yavaş bozulur. Bu yüzden soğuk tutuyorlar. | Open Subtitles | لأن اللحم يفسد بشكل أقل في الثلاجة لذا يحاولون إبقاء المكان بارداً |
buzlukta bir haftalık yemek var. | Open Subtitles | جلبنا وجبات طعام في الثلاجة التي تكفي لأسابيع |
Ve paramı buzlukta saklamaya başladığımdan beri tek kuruşum kaybolmadı. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن سرق مني سنتـًا واحدًا عندما بدأتُ بوضع اموالي في الثلاجة |
buzlukta biraz kahvaltılık kek de var. | Open Subtitles | وهناك بعض الفطائر الانجليزية في الثلاجة. |
Midenizde biraz yer bırakın çünkü buzlukta mürekkepli elmalı turta var. | Open Subtitles | تأكدوا من أن تفسحوا المجال قليلاً لأن فطيرة حبر الحبار في الثلاجة |
Anneannemin o leziz kan sosisinden denemedin mi hiç? buzlukta vardı. | Open Subtitles | لم تتذوق أبدا سجق جدتي اللذيذ و الذي موجود هناك في الثلاجة ؟ |
Buzdolabında nar suyu ve buzlukta da hindistan cevizli dondurma var. | Open Subtitles | هنالك عصير رمان بالثلاجة وايسكريم جوز هند بالثلاجة |
Hazır sandviç. buzlukta bir tane daha var istersen. | Open Subtitles | "بانيني"، هناك واحدة بالثلاجة إنّ أردت واحدة |
Keşin teki, lezbiyen, ya da buzlukta ölü kedi saklıyor gibi. | Open Subtitles | مثل أنها سحاقية تعاقر المخدرات أو أنها تحتفظ بقط ميت في الفريزر |
Hiçbir zaman buzlukta boş yer olduğundan emin olmadan onu okumaya başlamam. | Open Subtitles | أنا لا أبدأ بقراءته قبل أن أتأكد من أن لدينا مكان فارغ له فى الفريزر. |
buzlukta. Ufaklıkla birlikte yersiniz. | Open Subtitles | إنّها في البراد من أجلك أنتِ والصغير لتتناولا القليل من مثلجات جوز الهند. |
Ocağın üstünde pilav var, buzlukta da taze meyve. | Open Subtitles | يوجد ارز علي المطبخ. و فاكهة في صندوق الثلج. |