Kişiliğim utangaç ve tuhaf olmaktan, cüretkâr olmaya ve sövmeye doğru değişti. | TED | تحولت شخصيتي من أن تكون خجولة و معقدة لتصبح جريئة و لاذعة. |
Dünyamız, Apollo boyutunda hayalleri başarabilecek, cüretkâr zaman sınırları vermeye istekli liderlere yeniden muhtaç durumda. | TED | و عالمنا بحاجة ماسة إلى قادة سياسيين قادرين على وضع حدود زمنية جريئة لإنجاز أحلامنا الجريئة من مستوى أبولو من جديد. |
Ve bu sır onu daha cüretkâr ve daha tehlikeli bir hale dönüştürdü. | Open Subtitles | و هذا السر يدفعه لأفعال أكثر جرأة و أكثر خطورة |
Bu hikaye aslında, hayalleri olan genç insanların cüretkar planlarıyla ilgili. Bizim gibi çok insan var. | TED | فهذا يمثل فعلا ، قصة لمخطط جريء لمجموعة من الشباب مع هذه الأحلام هناك الكثير منا |
Kabul, cüretkâr oluşu geceyi heyecanlı hale getirmişti. | Open Subtitles | أعترف أن الأمر كان جريئاً وذلك ما أضفى عليه اثارة. |
Selma Hala, bu söyleyeceğim biraz cüretkar olabilir ama yapay döllenmeyi düşündün mü hiç? | Open Subtitles | خالة (سيلما) ما سأقوله قد يكون عملاً جريئ ، لكن هل فكرتي بالتلقيح الإصطناعي؟ |
"Trapezle uçan cüretkar genç adam Pek zariftir" | Open Subtitles | الرجل الشاب الجرىء على الأرجوحة الطائرة حركاته كلها جميلة |
Katılıyorum. cüretkâr bir plan ama işe yarar gibi duruyor. | Open Subtitles | أنا موافق, إنّها خطة جريئة و لكن قدْ تنجح |
Gündüz gözüyle yapılan cüretkâr bir hamle. | Open Subtitles | .كلا،بوضَحِ النهار .هذه خُطوة جريئة |
Bence filmin sonu çok cüretkâr. | Open Subtitles | وأعتقد أن نهاية جريئة. |
Kayıtlara geçmiş şimdiye kadarki en cüretkâr, en mükemmel, en akıllıca ve en büyük soygun. | Open Subtitles | إنه أكثر جرأة وذكاءً أذكى وأكبر سرقة في التاريخ |
- Tamamen. Pekala, şimdi daha cüretkâr bir şey denemek istiyorum. | Open Subtitles | حسنا، أنا أوّد أن نجرّب الآن شيئاً أكثر جرأة |
Ama bu, en cüretkâr ve başarılı suçun olacaktı. | Open Subtitles | لكن هذه الحيلة ... كانت لتكون جريمتكَ الأكثر جرأة و نجاحاً حتى الآن |
Oldukça cüretkar bulabileceğiniz bir şey söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | هل تسمحي لي بأن أخبركِ بشىءٍ جريء إلى حداً ما؟ |
Senin fikrinden ilerlemek cüretkar.. bir son dakika hamlesiydi. | Open Subtitles | يالها من قرار جريء في آخر لحظة باختيار فكرتك. |
Bunun cüretkar olduğunu düşünüyorsunuz, size katılıyorum. | TED | هذا أمر جريء ، تقول وأنا أوافقك الرأي |
Beni tanısa, bu kadar cüretkâr olmazdı. | Open Subtitles | " لو أدركَ من أنا ، "لما كان جريئاً جداً |
Beni tanısa, bu kadar cüretkâr olmazdı. | Open Subtitles | " لو أدركَ من أنا ، "لما كان جريئاً جداً |
Baban gerçekten daha önce hiç başarısız olmamış, oldukça cüretkâr bir adamdı. | Open Subtitles | كان بحق... كان رجلاً جريئاً لم يفشل أبداً |
Güneş'in merkezde olduğu bu açıklamalar o zamanki en cüretkâr olanlardı. | Open Subtitles | كانت الميزة الجريئة بهذا التفسير هو فكرة أن الشمس هى مركز الكون |
cüretkar bir atakla, Anakin Skywalker Padawanı, Ahsoka, Jedi Şövalyelerinin geleceği olan, Galaksideki Güce duyarlı çocukların listesini içeren çalıntı bir holocronu geri almak için... kurnaz ödül avcısı Cad Bane'in savaş gemisine borda ettiler. | Open Subtitles | في هجوم جريئ (أناكين سكاي ووكر) (و متدربته، (آسوكا إستقلوا سفينة حربية لمطاردة (صياد الجوائز، (كاد بايم |
"Trapezle uçan cüretkar genç adam" | Open Subtitles | الرجل الشاب الجرىء على الأرجوحة الطائرة |
Biraz riskli ama oldukça cüretkar. | Open Subtitles | لكنها خطرة لكنها جيدة وجريئة |