Her zaman aynı yere bırakırım, cüzdanının yanına. | Open Subtitles | أنا دائماً اتركهم في في نفس المكان ، بجانب محفظتك |
Ciddiyim George. Bu cüzdanının çalınmasına benzemez. | Open Subtitles | انا لا أمزح، جورج هذه ليست مثل سرقة محفظتك |
cüzdanının gittiğinin farkına varamadan o kapıdan çıkabilir evlat. | Open Subtitles | انها خارج الباب قبل أن تعرف حتى محفظتك اختفت يا ولد |
Peki, babana çantasını getirerek yardım ettiğimde cüzdanının çantasında olduğunu farkettim. | Open Subtitles | لقد ساعدت والدك بالحقائب لقد لاحظت ان محفظته كانت هناك |
Ehliyeti ve ruhsatı cüzdanının dışında. | Open Subtitles | رخصة قيادته و اوراق تسجيل سيارته خارج محفظته |
Senin o güzel cüzdanının büyüklüğünü gördüğümde. | Open Subtitles | ... حينما رأيت الحجم الهائل لجمال محفظتك |
Ona cukkalı fiyat vermişler evlat. Onu cüzdanının içine koymalısın. | Open Subtitles | هذه مهمة ثقيلة ،عليك وضع هذا في محفظتك |
Freston'ın notlarına göre fahişenin cüzdanının astarına dikilmiş. | Open Subtitles | وفقا لFreston وتضمينه في الملاحظات، كان مخيط عليه في بطانة البغي وتضمينه في محفظتك. |
Sen, cüzdanının içindekiler değilsin. | Open Subtitles | أنت لست محتويات محفظتك |
cüzdanının peşinde miydiler? | Open Subtitles | هل كانوا يسعون لسرقة محفظتك ؟ |
cüzdanının kalın gözükmesini sağlayacak. | Open Subtitles | أعلم ؟ سوف تجعلك محفظتك كبيرة |
cüzdanının ne kadar şişkin olduğunun bir önemi yok. | Open Subtitles | لا يهم حجم محفظتك المالية |
cüzdanının içinde. | Open Subtitles | انها في محفظتك |
cüzdanının içinde. | Open Subtitles | انها في محفظتك |
Islak cüzdanının içinde ıslak bir metro kartı vardı. | Open Subtitles | في محفظته المبللة كانت هناكَ بطاقة مبللة لمترو الأنفاق |
cüzdanının içinde sıkışmış ilginç bir şey bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا شيئا للاهتمام مدسوس داخل محفظته. |
412. Bölüm'de Lewis Davis'in cüzdanının bulunmasına yardım edilmiş. | Open Subtitles | ساعد " جي لويس ديفس " في البحث عن محفظته الضائعة في القسم 214 |
Evet, adamın biri cüzdanının çalındığını ihbar etti. | Open Subtitles | أجل، بلغ رجل بسرقة محفظته بواسطة لِص |