"cılız" - Translation from Turkish to Arabic

    • النحيل
        
    • نحيفة
        
    • نحيف
        
    • هزيل
        
    • نحيل
        
    • الضعيفة
        
    • النحيف
        
    • النحيلة
        
    • نحيلاً
        
    • الهزيلة
        
    • الضعيف
        
    • الهزيل
        
    • صومالي
        
    • النحيفه
        
    • الضئيل
        
    Sessiz, Cılız Asyalı bir çocuğun ve tekerlekli sandalyedeki bir çocuğun okulun en sıradışı kızlarıyla beraber olacağı kimin aklına gelirdi? Open Subtitles أن الآسيوي الهادئ النحيل والمعاق سينتهي بهم المطاف مع أروع فتاتين بالمدرسة
    Benim annem koca bulmak için fazla Cılız olduğumu söylerdi. Open Subtitles قالت امي اني نحيفة جدا على ان احصل على زوج
    Günün birinde kocaman, şişman bir kadın olacağım; ufacık, Cılız bir de kocam olacak. Open Subtitles و ذات يوم ساُصبح إمرأة بدينه ثم أتزوج من شخص نحيف
    Onun gibi minik, Cılız bir adamla yatmayı kabul edecek bir kadını nereden bulacaksın? Open Subtitles أى نوع من النساء ستحضرها لكى تمارس الجنس مع رجل هزيل صغير مثله؟
    Senin gibi Cılız birisi var karşımda. Benim için ne yapabilirsin acaba? Open Subtitles ،شخص نحيل ومريض مثلك ماذا يمكنك أن تفعل لأجلي؟
    Ölmesini tercih ettiğim o küçük, Cılız insanı bile kurtarmasına yardım ettim. Open Subtitles لقد قُمت حتى بمٌساعدة إنسانته البشرية الضعيفة والهزيلة والتي أفضل كثيراً موتها
    Varmak istediğin yere çabuk gel çünkü bu Cılız sarışın havlumun altına bakıp duruyor. Open Subtitles أنت تريد أن تصل إلى نقطه .. قبل أن تلّمح على هذا النحيف الأشقر والذي عمل تقب في منشفتى
    Onu gevşettin değil mi seni Cılız kaltak? Open Subtitles جعلتيه يخسر اليس كذلك ايتها الغبية النحيلة ؟
    Sanırım her şey böyle başladı. Cılız adamı, köşeden dönmeden önce iki blok kadar takip ettim. Open Subtitles أعتقد أن هذه هي بداية الأمر تبعت الرجل النحيل لمبنيين قبل أَن يدور
    Kane'in Cılız Adam ve Ölü Et'le işi bittikten sonra onları spatulayla zeminden kazıyacağız. Open Subtitles بعد ان ينهى كين الامر مع الرجل النحيل واللحمه الميته. سنقوم بطردهم من هنا بمعلقه.
    Şunu mu varsayıyoruz sırf 70'lerde doğdum diye, Cılız Filip ailesini benim koruduğumdan daha mı fazla korur? Open Subtitles لذا افتراضيا وأكثرُ احتمالا فيليب ذاك الرجل الصغير النحيل يَحْمي عائلته أفضل مني
    Belki, ama şu anlık "her zamanki gibi Cılız" demeye programlandım. Open Subtitles ربما, لكن كنت ملزم منذ مدة طويلة بقول "أنت نحيفة جدا,"
    Kız, benim zevkime göre biraz Cılız ama ben olsam yanına giderdim. Open Subtitles إنها نحيفة لذوقي لكن لو كنت مكانك، لكنت عندها الآن
    Günün birinde kocaman, şişman bir kadın olacağım; ufacık, Cılız bir de kocam olacak. Open Subtitles و ذات يوم ساُصبح إمرأة بدينه ثم أتزوج من شخص نحيف
    Cılız bir adam, takım elbise kravat giyiyor. Onu gördünüz mü? Open Subtitles إنه رجل نحيف يلبس بدلة وربطة , هل رأيتيه؟
    Sen Cılız, küçük, çekingen, eşcinsel bir oğlan mısın, yoksa belinde kuşağı, sikinde taşağı bir adam mısın? Open Subtitles هل أنت فتىً فأرٌ هزيل شاذٌ صغير، أم أنّك رجلٌ لديه طقم شغّال من الأعضاء التناسليّة؟
    20 kiloluk Cılız bir insan yaVrusu beni aptal yerine koydu. Open Subtitles لقد تفوق علي طفل نحيل يزن أربعين رطلاً
    Üst kısımdakiler ilaçların peşinde, alt kısımdakiler birkaç Cılız ineğin. TED في النصف العلوي الأدوية المعجزة بينما في النصف السفلي مجموعة من الأبقار الضعيفة
    Cılız birinin boynunun kırılması için daha fazla mesafeye ihtiyaç vardır. Open Subtitles الرجل النحيف يحتاج إلى مسافه أكبر للسقوط لكى نتأكد أن عنقه قد أنكسر
    Bu Cılız şey senin ne yaptığını anlamadı mı? Open Subtitles هل هذه النحيلة فهمت خطتك نوربت ؟
    Ve kimse Batman'a saf diyemez ya da aptal ya da Cılız. TED ولا يستطيع أحد أن يعتبر بات مات بسيطاً أو غبياً أو نحيلاً أيضاً.
    Elmacık kemiklerimle Cılız ve kemikli görünüp daha atletik bir görünümle onu etkilemek istedim. Open Subtitles ماذا؟ أردت أن أخلق ذلك النوع من الزاوية الهزيلة بعظام خدي لإعجابه تعرف، أعطي نفسي شكل رياضي أكثر
    Cılız, zavallı şeytandan bahsediyorduk. Open Subtitles بالحديث عن الشيطان الطويل الضعيف و المسلح
    Bu Cılız iki ayaklıya bizden biri gibi davranıp aşık bir tay gibi etrafında hoplayıp zıplıyordu. Open Subtitles لقدعاملت الهزيل ذو القدمين كواحد من نوعنا تتمخطر فرحًا حوله
    Şu Cılız heriflerden biri diğerini öldürürse, aşireti, ölenin aşiretine yüz deve borçlanır. Open Subtitles إذا قتل رجل صومالي آخر فان عشيرته تدفع إلى عشيرة الرجل الميت مائة جمل
    Küçük sevgilinin gözü devamlı o Cılız götünde. Open Subtitles يا ايتها المشاكسه الصغيره لقد اجتذبتيها لمؤخرتك النحيفه
    Ama asıl acı o Cılız, küçücük penisi beni tatmin ediyormuş gibi davranmaktı. Open Subtitles لقد كانت معاناة الإدعاء , بأن قضيبه الضئيل أرضاني

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more