Uther, senin kâhin olduğunu öğrenirse seni cadılıkla suçlayacaktır. | Open Subtitles | إذا ظن أوثر أنك تمتلكين قدرة التنبؤ, سيتهمك بالسحر. |
O da Salem'de cadılıkla suçlanıyormuş. Suçlamalar sonucunda asılmış. | Open Subtitles | إنها أحد النساء اللآتي أتهمن بالسحر و الإعتداء، فكانت تعيق المحكمة. |
cadılıkla ilgili bir şey olduğunu düşündü ama çözemedi. | Open Subtitles | اعتقد أن لذلك علاقة بالسحر ولكنه لم يتخلص منه |
Tamam, biliyorum, belki cadılıkla uğraştığı için onu... | Open Subtitles | لا,أنا أعلم أنهم ربما تبرأوا منها لأنها ساحره |
Evet, burada yani İskoçya'da cadılıkla suçlanan kişi davada savunma avukatı hakkına sahiptir. | Open Subtitles | نعم,حسناً,هنا,في أسكتلندا محاكمة ساحره يتوجب أن يتم فيها تعيين محامي دفاع |
Hey, cadılıkla ilgili istediğini sorabilirsin. | Open Subtitles | أتعلم، يمكنك سؤالي أي شيء تريد معرفته عن حقيقتي كساحرة |
cadılıkla suçlandı ama asla itiraf etmedi. | Open Subtitles | اتُّهمت بالشعوذة لكنّها لمْ تعترف قطّ |
Kızkardeşim cadılıkla suçlandı, kimin suçladığını asla bilemedik. | Open Subtitles | أتهمت أختى بالسحر من قبل,لم نعرف أبدا. |
Çocukların hastalığının cadılıkla ilgisi olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أن مرض الأطفال ليس له علاقة بالسحر |
Piero'nun ölümü çok korkunç olduğu için cadılıkla suçlanmış. | Open Subtitles | موت (بيرو) كان مروعًا, لقد أُدينت بالسحر |
Onun kara büyüyle eski büyülerin gücü arasındaki farkı anlayamayanlar tarafından cadılıkla suçlandığını biliyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تعرف انها حوكمت كساحرة من قبل هؤلاء الذين لا يعرفون الفرق بين السحر الأسود |
cadılıkla ilk suçlanan da oymuş. | Open Subtitles | لقد كانت أول من تم إتهامه بالشعوذة. |