Bir çocuğum var ve güvenlik benim için önemli. Ama çok cafcaflı olmasın. | Open Subtitles | لدي ولداً و الأمان عامل مهم لكن لا أريد شيء مبهرج للغايه |
Evet hastane için biraz cafcaflı ama personel iyi. | Open Subtitles | نعم، إنه مكان مبهرج قليلاً لمستشفى لكن الطاقم جيد يأتون ويذهبون كل الوقت، لكن |
cafcaflı laflar ediyorsun ama pek havamda değilim. | Open Subtitles | كلام مبهرج كبير لست فى مزاج جيد لهذا |
Vay be. Hiç böyle cafcaflı bir takı mağazasına gitmemiştim. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن دخلت محل مجوهرات فخم مثل هذا |
- Benim boylarımda, cafcaflı giyinen biri. - Bir sürü Larry tanıyorum. | Open Subtitles | انه فى حجمى, ويرتدى ملابس مبهرجة انا اعرف العديد من لارى |
Onca cafcaflı yemek ve şatafatlı yaşamdan sonra... | Open Subtitles | بعد كل ذلك الغذاء المبهرج والمعيشة المترفــة |
Biraz fazla cafcaflı, o ekstra fermuar falan. | Open Subtitles | مبهرج قليلاً , ذلك السحاب الأضافي |
cafcaflı... Sahte, göz boyayan? | Open Subtitles | براق, زائف, مبهرج ؟ |
Tanrım, Homer, burası çok cafcaflı. | Open Subtitles | (هومر) يبدوا كل هذا مبهرج كثيراً |
- Akik, çok cafcaflı. Bence o... | Open Subtitles | - الأسود مبهرج |
Şimdi yapacağın şey hangi cafcaflı oteli ayarladıysan iptal etmen ve bu akşam bize kalmaya gelmen. | Open Subtitles | وما عليك فعله هو أن تقوم بالغاء حجز أي فندق فخم وهذا الهراء |
Bu cafcaflı bir tekne. | Open Subtitles | انه قارب فخم |
Duvarda göze çarpan bir yeri işgal edeceğini biliyordum ve bunu civardaki bir cafcaflı ama tekdüze bir ressamın yapmasını istemedim. | Open Subtitles | أجل، عرفت أنكِ ستشغلين مكاناً بارزاً على الحائط لم أريد لوحة مبهرجة مرسومة بالتقسيم على يد رسام محلي |
Çocuk dükkanındaki giysilerin bazıları çok cafcaflı. | Open Subtitles | أحياناً فقط الملابس في " قاب " للأطفال مبهرجة جداً |
Servetini böyle cafcaflı sergilemek. | Open Subtitles | عروض مبهرجة للبذخ... |
Hizmetçi olduğun besbelli. Şu cafcaflı elbiseye bak. | Open Subtitles | أنتِ بكلّ وضوح فتاة خدمة تأمّلي ذلك الفستان الأزرق المبهرج |