O gün, Batı cephesindeki en kanlı gündü. | Open Subtitles | لقدكـانأكثريوم دموي في الحرب على الجبهة الغربية |
Güney cephesindeki çarpışmaların, son derece çetin geçtiğini duydum. | Open Subtitles | سمعت أن القتال كان شرسا في الجبهة الجنوبية |
Plan, İngiltere'nin imparatorluğunu korumak için herşeyi riske atabileceğiydi Batı cephesindeki zaferi bile. | Open Subtitles | كان الرهان هو أن بريطانيا قد تخاطر بأي شيء من اجل حمايتها.. حتى ولو كان الانتصار في الجبهة الغربية ذاته. |
Doğuda, Afrikada ve her yerde değişkenlik vardı ama Batı cephesindeki savaş bataklığa saplanmıştı. | Open Subtitles | كان هناك حركة في مناطق اخرى كالجبهة الشرقية وافريقيا لكن على الجبهة الغربية كانت الحرب جامدة على الأرض |
Önceki savaşlardan farkı Batı cephesindeki savaşın sürekliliğiydi. | Open Subtitles | على خلاف الحروب السابقة كان االقتال على الجبهة الغربية بدون توقف |
Almanya'nın en çılgın rüyalarının gerçeğe dönüştüğü bu 1917 yapımı filmde Doğu cephesindeki Rus birlikleri savaşmayı bırakıyor. | Open Subtitles | هذا الفيلم المصور عام 1917 يعرض صوراً لأحد أحلام ألمانيا يتحقق.. القوات الروسية توقف القتال على الجبهة الشرقيـة. |
ANLATAN: Doğu cephesindeki çarpışma, 1. Dünya Savaşının kalbindeydi. | Open Subtitles | كانت الجبهة الشرقية في قلب الصراع خلال الحرب العالمية الأولى |
Bati cephesindeki savas hendeklerde baslamadi. | Open Subtitles | لم تبدأ الحرب على الجبهة الغربية في الخنادق |
1918 İlkbaharından beri Batı cephesindeki müttefikler Alman taaruz birlikleri tarafından bombalanıyorlardı. | Open Subtitles | منذ ربيع 1918 الحلفاء على الجبهة الغربية ضـُربوا بشدّة بالهجمات الألمانية |
Rus cephesindeki ölüm kuyusundan kurtuldun... tüm Avrupada yolunu bekleyen idam mangasını atlattın... bir kaçak, bir hırsız... ve müttefiklerin işgalindeki ödüle 500 metre... yaklaşıyorsun. | Open Subtitles | لقد نجوت من مذبحة الجبهة الروسية لقد راوغت فرقة الإعدام وشققت طريقك عبر أوروبا هارب، ولصّ |
İttifak güçlerinin ikmal problemlerine rağmen Ludendorff'un Batı cephesindeki taarruzu yıldırım hızıyla sürüyordu. | Open Subtitles | بغض النظر عن مشاكل السلطات المركزية المتزايدة إندفاع "لودندورف" على الجبهة الغربية كان عاصفة تتقدم |
3 ay sonra, Batı cephesindeki Ypres, uygun konumundan dolayı ilk gaz saldırısına uğramanın iğrenç onurunu yanlışlıkla kazandı. | Open Subtitles | بعد ثلاثة أشهر، نالت (إيبر) على الجبهة الغربية بالخطأ، وصفها بأنها مكان الانقراض الساحق لكونها مكان أول هجوم بالغاز |
Güney cephesindeki Misir ordusu , küçük Israil yerlesim yerlerine girmeden, kuzeye Tel Aviv'e dogru ilerliyordu.. | Open Subtitles | على الجبهة الجنوبية تقدّم الجيش "المصري شمالاً نحو "تل أبيب مُتجنـّباً المستوطنات الإسرائيليّة الصغيرة |
Ruslar, Tannenberg'de durduruldu ve bu, Almanların Batı cephesindeki zafer eksikliğini telafi etti. | Open Subtitles | أوقفت (تينينبيرج) التقدم الروسي.. وتمكنت من تقديم شيء يعوض عن افتقار الألمان للنصر في الجبهة الغربية |
Bir sonraki gün Müttefiklerin Almanyanın Batı cephesindeki sonuncu katı savunma hattı olan Hindenbmurg'ta St Quentin Kanalı boyunca bir gedik açtıklarını öğrendi. | Open Subtitles | اليوم التالي مباشرة علم أن "الحلفاء إخترقوا خطّ "هيدنبرج على طول قناة "سانت كوينتان" آخر خط دفاع قائم على الجبهة الغربية |
Birinci Dünya Savaşının gelecek bölümünde Verdun ve Somme muharebelerinin dehşeti iki tarafta Batı cephesindeki kilidi açmaya çalışıyor. | Open Subtitles | في الحلقة القادمة من (الحرب العالمية الأولى) نشاهد أهوال منطقتي الـ(فيردان) و (سوم) عندما يحاول الطرفان كسر الجمود على الجبهة الغربية. |
Silâhlanma ve Mühimmat Bakanı Fritz Todt doğu cephesindeki inşaat işlerini kontrol etmek üzere havalandı. | Open Subtitles | ...(وزير التعمير والأنتاج الحربى، (فريتز تود أستقل الطائره ليتفقد أعمال ... الأنشاءات على الجبهة الشرقيه |