"cesaret edemez" - Translation from Turkish to Arabic

    • لن يجرؤ
        
    • يجرؤ على
        
    • يجرؤ أن
        
    • ولن يجرؤ
        
    • فلن يجرؤ
        
    • سيجرؤ
        
    İkinizi de saraya kabul edince dedikodu etmeye kimse cesaret edemez. Open Subtitles سأستقبلكما كلاكما في القصر وبعدها لن يجرؤ أحد على نشر الإشاعات.
    Küçük gruplara pusu kurup kaçıyor, ama bize saldırmaya cesaret edemez. Open Subtitles اوو , انه يهرب من الكمائن الصغيرة لكنه لن يجرؤ على مهاجمتنا
    Kasımda da seçimler varken gerçek aşkın önünde durmaya cesaret edemez. Open Subtitles ولكن هل يمكن للمدعى العام إعاقة ذلك ؟ لن يجرؤ أن يقف في طريق الحب الحقيقي
    Hayır demeye cesaret edemez, yoksa işinden olur. Yarın ilk iş, Tyler'le buluşmak. Open Subtitles هو لا يجرؤ على الرفض فوظيفته تعتمد على هذا
    O zavallı yaratıkları bir arabaya koyarsan kimse yaklaşmaya cesaret edemez. Open Subtitles ضع أولئك المساكين في عربات ولن يجرؤ أحد على الاقتراب
    Benimle olduğu takdirde, kimse sana dokunmaya cesaret edemez. Open Subtitles لو أنكِ معي, فلن يجرؤ أحد علي لمسِك
    Buna kimse cesaret edemez, Don Lope. Open Subtitles لا أحد سيجرؤ على ذلك أيها الدون لوبه
    O kadar insanın içine gelmeye cesaret edemez. Open Subtitles هو لن يجرؤ على الحضور في وجود هذا الحشد من المدعوين
    Dışarıda bekle, bir yere kaçamaz. Bana saldırmaya da cesaret edemez. Open Subtitles . انتظر فى الخارج , هو لن يستطيع الهرب . هو لن يجرؤ على مهاجمتى
    - Buna cesaret edemez. - Kaybı onun gözlerini kör etmiş lordum. Open Subtitles أنا واثق أنه لن يجرؤ - أنه أعمي بسبب حزنه، مولاي -
    Bu aile için ne kadar önemli olduğunu gösterdin. Sana dokunmaya kimse cesaret edemez. Open Subtitles أنت أثبت قيمتك لتلك العائلة لن يجرؤ أحد على إيذائك
    Askerlerini vatanlarının o kadar uzağına yollamaya cesaret edemez. Open Subtitles لن يجرؤ على إرسال جنوده بعيدًا عن منازلهم.
    Hiç kimse şu anda ya da gelecekte uyuyan bir devi uyandırmaya cesaret edemez. Open Subtitles ‫لن يجرؤ أحد على العبث معنا ‫لا الآن ولا في المستقبل
    Burada buna cesaret edemez. Open Subtitles أنا متأكدة من أنه لن يجرؤ على هذا هنا.
    Bana yamuk yapmaya cesaret edemez, benden çok korkar. Open Subtitles لن يجرؤ على مخالفة امرى إنه يرتعد منى
    Burası benim bahçem. Kasaba halkı buraya gelmeye cesaret edemez. Open Subtitles هذه حديقتي , لا أحد من القروين يجرؤ على القدوم هنا
    Hiçbir tanrı karanlık yüzünü göstermeye cesaret edemez. Open Subtitles لا يوجد اٍله يجرؤ أن يكشف وجهه هنا بعد الظلام
    Oraya dadandılar, efendim. Kimse ormana girmeye cesaret edemez. Open Subtitles إنها مسكونة ولن يجرؤ أحد على دخولها
    Vatikan kutsal Rodos'u korursa, Osmanlı yaklaşmaya cesaret edemez. Open Subtitles ‫إذا حمى (الفاتيكان) (رودس) المقدسة‬ ‫فلن يجرؤ العثمانيون على الهجوم‬
    Orada hiç kimse sana kötülük yapmaya cesaret edemez. Open Subtitles لا أحد سيجرؤ على إهانتك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more