Ama başsavcı olduğumda cezai adalete bakışımı değiştiren iki şey oldu. | TED | ثم أصبحت النائب العام، لقد حصل أمران قد غيرا الطريقة التي أرى بها العدالة الجنائية. |
Kısacası cezai adalete kazanma sanatı getirmek istedim. | TED | باختصار، أردت أن أجعل العدالة الجنائية أكثر نجاحاً بالتخطيط. |
Onlar bir cezai soruşturmanın kanıtları. | Open Subtitles | إنها فريدة إنها أدلة في تحقيق جنائي ناشط وهو فريد أيضاً |
Görünen o ki, benimki gibi büyük cezai adalet organları önemli şeylerin hesabını tutmuyordu. | TED | تبين أن أغلب وكالات العدل الجنائي كوكالتي لم تكن تتتبع الأمور المهمة. |
İnsan kaçakçılığı ve köle ticareti cezai suçlardır. | TED | يعد الاتجار بالبشر والاسترقاق جريمة جنائية. |
Bu kuram, cezai davranışlar için de geçerli sayılabilir. | Open Subtitles | يمكن تطبيق هذه النظرية أيضاً على السلوك الإجرامي |
Ben Yarbay Hollis Mann. Kara Kuvvetleri cezai Soruşturma'dan. | Open Subtitles | مقدم (هوليس مان)، ادارة البحث الجنائى فى الجيش |
cezai kovuşturma yöntemlerimizi de değiştirdik. | TED | لقد غيرنا أيضاً طريقتنا في الملاحقات الجنائية. |
Bugün ciddi cezai adalet sorunlarıyla karşı karşıya olan bir ülkede yaşıyoruz. | TED | و نحن نعيش في بلد اليوم حيث نواجه مشاكل جادة في العدالة الجنائية. |
cezai mesuliyet yaşı olan 18 yaşına gelene kadar, bu gençlerin günlük hayatlarını değiştirmeye odaklanmalıyız. | TED | إلى أن نرفع سن المسؤولية الجنائية إلى 18 سنة، نحتاج إلى التركيز على تحسين حياة أولئك الشباب. |
Acil Adli Müdahale, kitlesel mezalimlerin cezai soruşturmalarını gerçekleştiren bir organizasyon. | TED | الاستجابة السريعة للعدالة هي منظمة للتحقيقات الجنائية للأعمال الوحشية الجماعية. |
cezai soruşturmanın geleceği burada, yeni adli kısımımız. | Open Subtitles | هنا هو المكان الذي يقع فيه مستقبل التحريات الجنائية فقسم الأدلة الجنائية عندنا هو الأكثر تطوراً حول العالم |
Ve eğer bana yalan söylüyorsan Bu, cezai soruşturmaya engel olduğun anlamına gelir. | Open Subtitles | ولو كنت تكذبين علي يعني أنك تتدخلين في تحقيق جنائي |
Yasak bölge ihlali ve bir cezai soruşturmaya engel olmak... | Open Subtitles | " "كيو غاردينز، كوينز تعدي جنائي والتدخل في تحقيق جنائي |
Onlar olmadan, cezai soruşturma bilimi bir tahmin oyunundan öteye geçemez. | Open Subtitles | بدونهم .. فإن علم التحقيق الجنائي .يكون لعبة تخمين |
cezai soruşturmanın vardığı noktayı 1000 yıl geriye çekiyor. | Open Subtitles | إنه يضع وراء ظهره 1000 عام .من علم التحقيق الجنائي |
cezai hasarlar, ağrı ve acı, gelecek kazancının kaybı. | Open Subtitles | وأضرار جنائية وألم ومعاناة وفقدان الدخل المستقبلي |
Reşit olmayanın mahremiyetinin cezai ihlali. Araştır. | Open Subtitles | الاختراق الإجرامي لخصوصية قاصر ، ابحث عنها |
Kara Kuvvetleri cezai İşler Soruşturma Dairesi'ne de bildirdim. | Open Subtitles | لقد ابلغت البحث الجنائى ايضا |
Yine de, herhangi bir cezai olaya karıştırılmasam daha iyi. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك، لا أريد أن أتورط بأي عمل إجرامي |
Lisa Jenkins, tehlikeli bir ürünün pazara çıkmasına izin verdiği anlaşılınca cezai yükümlülüğün kendisinde olacağını görüyor olabilirdi. | Open Subtitles | ومن ثمّ فإنّ (ليزا جنكينز) قد تتحمّل مسؤوليّة جنائيّة لو انتشر أنّها سمحت لمُنتج خطير بالخروج للسوق. |
Seks cezai bir suç olmamalı. | Open Subtitles | أنا فقط لا أعتقد أنه يجدر بهم المعاقبة على الجنس كجريمة |
cezai zararı dahil etmiyorsun ama Harvey istediği zaman tesadüfi davaları alabiliyor. | Open Subtitles | لقد نسيتِ الأضرار التأديبية بالإضافة إلى أن (هارفي) يتولى قضايا طارئة دوما |
Tanrıya şükür ikimizde de cezai düşünce tarzı var. | Open Subtitles | حمداً لله أن لدى كلينا عقلية إجرامية بسيطة |
Aslında alabileceğimiz en kötü cezanın sosyal hizmet cezası olduğunu ve büyük ihtimalle cezai takibat olmayacağını biliyordu. | Open Subtitles | في الحقيقة ، أنه يعرف اننا اسوأ ما كنا ننتظر، هو تسويه مدنيه وربما بدون تهم اجراميه. |
cezai soruşturmalarda politika yapmayız. | Open Subtitles | نحن لا نُسيّسُ تحقيقا جنائيا |