Hastane, Christopher'ın kan testlerini bu akşam yaptı ve rifampisin derecesi yaklaşık 10 saat önce bir doz aldığını gösteriyordu. | Open Subtitles | حسناً , المستشفى قامت بعمل فحص لدم كريستوفر الليلة ومستوى الريفامبين يقول انة اخذ جرعة قبل حوالى عشر ساعات مضت |
Christopher'ın karşısındaki olası hapis süresi onu en çok strese sokan şeydi. | TED | وقت السجن المُتوقع هو ما أرهق كريستوفر. |
Christopher'ın dosyasının masama geldiği gün sorgudaydım. | TED | كُنت أقف في المحكمه ذلك اليوم عندما أتت قضية كريستوفر لمكتبي. |
Ruggles, Christopher'ın para için eşini satmaya istekli olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | راغلز يقول كرستوفر يرغب لبيع زوجته لأجل المال أو الخدمات |
Christopher'ın okul masraflarını karşılamak için bir iş buldum. | Open Subtitles | وجدت عمل و ساعدت كرستوفر لكى يدفع مصاريف كلية الطب |
Dramatik görünmeyi göze alarak, o anda, Christopher'ın hayatı ellerimdeydi. | TED | وفي تلك اللحظة الدرامية، كانت حياة كريستوفر بين يدي. |
29 yaşındaydım ve verdiğim kararın Christopher'ın yaşamını nasıl etkileyeceği konusunda küçük bir takdir hissi duyuyordum. | TED | كنت مدعي عام ذا الـ ٢٩ عام ولدي وعي للقرارات التي سوف أتخذها وهي سوف تؤثر على حياة كريستوفر. |
Christopher'ın dosyası ciddiydi ve bu itibarla çözülmesi gerekiyordu ama onu hayatı boyunca bir suçlama ile damgalamayı düşünmemiş olmam, doğru bir çözümdü. | TED | قضية كريستوفر كانت قضيه جاده ولابُد أن أكون حذر معها، ولكن لم أستطع أن أصفه بالمجرم لبقية حياته بالأمر الصحيح |
Christopher'ın suçlu bulunması ve adli kayda sahip olması kararı münhasıran bana aitti. | TED | القرار باستدعاء كريستوفر وإدانته كان حصراً لي. |
Eğer biz evlenseydik Christopher'ın kendi şirketi olur muydu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظنين أن كريستوفر سيكون لديه شركته الخاصة لو أننا تزوجنا؟ |
Christopher'ın yaşam süresi içinde yapay dölleme... spermleri Detroit'teki üretim zincirlerinde çalışan bir işçi kadar gereksiz hale getirecek. | Open Subtitles | خلال حياة كريستوفر التخصيب الاصطناعي سينقل السائل بدون جدوى كطابور عمال في ديترويت |
-Sadece Aziz Christopher'ın.. -Gezginlerin koruyucu meleği, Öyle değil mi? | Open Subtitles | إنه وسام القديس كريستوفر - أليس هو القديس النصير للمسافرين؟ |
Önemliyse, Diane ile Christopher'ın cinsel ilişkisi vardı. | Open Subtitles | اذا يهم الأمر كان بين ديان و كريستوفر علاقة جنسية |
24 saate kalmadan Christopher'ın yaşadığı Los Angeles'ta olacağım. | Open Subtitles | في اقل من 24 ساعة سنكون في لوس انجلوس حيث يعيش كريستوفر |
Christopher'ın bütün resimlerini attı ve bir daha ondan bahsetmedi. | Open Subtitles | لقد تخلصت من كل صور كريستوفر و لم تذكره مجددا قط |
Aradan kaç yıl geçerse geçsin, onu yıllarca görmesem de benim için Christopher'ın yeri bambaşka. | Open Subtitles | حينما أعْمَلُ، انه دائماً كرستوفر ماذا اعمل بهذا؟ |
Christopher'ın California'daki başarılarına çok sevindik. Evet. Biraz zaman aldı. | Open Subtitles | نحن مسرورون بشأن كرستوفر نجاح باهر خارج كاليفورنيا |
Ama Christopher'ın atlara güvenli bir yerde baktığını sanıyordum. | Open Subtitles | لكنني ظننت كرستوفر كان يعتني بالخيول في مكان ما بأمان |
Bildiğim kadarıyla Groby, Christopher'ın. | Open Subtitles | , بقدر ما أنا مهتم غروبي هي كرستوفر ليفعل مايحب معها |
Evet, Bayan Wannop, Christopher'ın küçük eylemcisi. | Open Subtitles | نعم , الآنسة وانوب , مطالبة كرستوفر بالأقتراع الصغيرة |
Binbaşı Drake, Ruggles'a Christopher'ın dosyasının işaretlendiğini anlatmış. | Open Subtitles | الرائد درايك أخبر روغلز بأنه وضع علامة ملف كرستوفر |