O bu kadar çok söylediyse, ciddi olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | وعندما يقولها الرب كل هذه المرات يجب أن نعلم أنه جاد فى هذا أعتقد ذلك, لقد كنت أحتاج سماع هذا |
Bu konuda ciddi olduğunun daha önceden farkına varmalıydım çünkü tasarladığı diğer şeylerde ne denli ciddi olduğunu kanıtlamıştı. | Open Subtitles | وكان يجب على الأخذ فى الأعتبار أنه جاد فيما قال لأنه سبق وأثبت أنه جاد فى اشياء أخرى تناولها بالحديث |
Hayır, kendinin neredeyse ciddi olduğunu düşünecektin. Bu da seni korkutuyor. | Open Subtitles | لا يا حبيبى ، أنت تظن أنك جاد و هذا يخيفك |
Senin bu rütbe alma konusunda ne kadar ciddi olduğunu biliyorum yükseldikçe yolun nasıl kayganlaştığını da biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك جاد بأمر الترقي مهنياً وأعرف كم قد يكون سهلاً أن تزلَ قدمك كلما ترقيت، ولكن بالنسبة لي |
Çünkü eşe ciddi olduğunu gösteren bir mesaj verip polisi aramadığından emin olmak istedi. | Open Subtitles | لأنه يريد أن يبعث برسالة إلى الزوجة بأنه جاد ويحرص على ألا تتصل بالشرطة |
Doktor, durumunun çok ciddi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | إنّ الطبيب قال، هو جدّي جدا. |
Vatandaşlığa geçmem konusunda artık ciddi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أنه يقول الآن هو جاد بشأن العمل على جنسيتي أعتقدت انه كان جاداً من قبل |
Kararlıyım... askerlerimizi oradan çekmeyeceğim, Asya'da niyetimizin ciddi olduğunu görsünler. | Open Subtitles | أنا ملتزم عدم سحب جنودنا من هناك حتى يعرفون أننا جادون في آسيا |
Yazma konusunda ciddi olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأنك جاد في الكتابة لا أعلم، حاولت الكتابة |
Hala pek bir polis olduğunu düşünmüyorum ama Proctor'ı yakalama konusunda ciddi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | "لا أزال أعتقد بأنكَ غير مؤهل لتكونَ شرطيّاً" "و لكني أعتقد بأنكَ جادٌ بشأن الإيقاع ب(براكتر)". |
Belki itiraf etmek istemiyorlar. Belki de ne kadar ciddi olduğunu bilmiyorlardır. | Open Subtitles | لربما لم يرغبوا بأن يعترفوا بذلك لربما لم يعلموا مدى جديتك |
Bu arada kafasının içine baktım ve ciddi olduğunu fark ettim ama ben ona istediğini veremem. | Open Subtitles | بينما ألقيت نظرة على رأسه بما يكفي.. لأدرك أنه جاد حيال هذا الأمر. ولكن لا استطيع إعطائه ما يرغب به. |
Evet, biliyorum ciddi olduğunu. Ben ciddiyim. | Open Subtitles | ـ بني ، هذا جاد ـ نعم أعرف أنه جاد |
Söylediği şeyin çok ciddi olduğunu düşüdüğümüz bir konudan bahsediyoruz. | Open Subtitles | . نحن نأخذ ما نعتقد أنه جاد جداً فيه |
Caleb de niyetinin ciddi olduğunu göstermek için onu öpmeye çalışmış. | Open Subtitles | و حاول هو أن يريها أنه جاد بتقبيلها |
Bana "küçük hanım" dediği zaman ciddi olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | في الاعتماد على الذات، أيها الشابة. أعلم أنه جاد حين يناديني "أيها الشابة". |
Sanırım bir şeyler yapmak için bekliyor. Ona ciddi olduğunu göster. | Open Subtitles | أظنها تنتظر منك أن تفعل شيئاً لتظهر أنك جاد بالأمر |
Bu konuda ciddi olduğunu görebiliyorum ve... | Open Subtitles | يمكنني أن أرى أنك جاد بهذا الشأن ، و... ... ـ |
Neredeyse ciddi olduğunu düşünecektim. | Open Subtitles | إننى أظن أنك جاد |
Bu kadar ciddi olduğunu düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أتوقع بأنه جاد |
Bu kadar ciddi olduğunu düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أتوقع بأنه جاد |
Ben oldukça ciddi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد هو جدّي جدا. |
Kim olduğunu bilmiyorum ama çok ciddi olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا أعلم من هو , لكنه كان جاداً |
Bu onlara niyetimizin ciddi olduğunu gösterir. | Open Subtitles | هكذا نبيّن لهم أننا جادون ولن يخاطروا بالدخول |
Tanrım, bu işte ciddi olduğunu düşünmüştüm, Omar. | Open Subtitles | يا إلهي , لقد اعتقدت بأنك جاد بخصوص هذه الوظيفة يا عمر |
Ama Proctor'u yakalama konusunda ciddi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | "و لكني أعتقد بأنكَ جادٌ بشأن الإيقاع ب(براكتر)". |
Sanırım senin ne kadar ciddi olduğunu anca anladım Carl. | Open Subtitles | هذه البداية فحسب؟ لا أظن انني أدركت مدى جديتك,كارل |