Demek katiller şablon yapmak için kazmayı dikkatlice cilde batırmış. | Open Subtitles | اذا القاتل يغرز معول الثلج بحرص فى الجلد ليصمم النمط |
Bu, ultraviyole ışınların cilde vurmasının bir özelliği gibi görünüyor. | TED | لذلك هذا يبدو أنه إحدى خصائص الأشعة فوق البنفسجية التي تسلط على الجلد. |
Bu da güneş ışığı cilde çarptığında derinin verdiği cevaba bağlıdır. | TED | يتعلق هذا الأمر باستجابة البشرة حين تتعرض لأشعة الشمس. |
cilde güneş banyosu sırasında uygulanan bir pigment. | Open Subtitles | وشم ماذا ؟ إنه أسلوب صبغ حيث يتم وضع ملصّق على البشرة أثناء الحمّام الشمسي |
Yağışlı iklimin cilde yararlı olduğunu söylerler. | Open Subtitles | إنهم يقولون أن الطقس الممطر مفيد للبشرة. |
Anlıyor musunuz? Ölü bir cilde sıradan bir makyaj yapamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك إستخدام الماكياج العادي على بشرة الأموات |
DMSO siyanür ile cilde temas ettiğinde cevap anahtarına dokunan herkes ölüme mahkum olacaktı. | Open Subtitles | بوجود ثنائي ميثيل سلفوكسيد يعمل كماصة للجلد للسيانايد أي شخص يلمس مفتلح الأجوبة فأن مصيره يكون محتوما |
Stres cilde çok zararlı. | Open Subtitles | الإكتئاب ضارّ جداً بالبشرة |
Hem harika bir cilde sahip. | Open Subtitles | كلاكما عِنْدَكُما مثل هذا الجلدِ الرائعِ. |
Bu fikri açıklayabilmek için derimizin altına inerek, bu çıkıntılardan biriyle; cilde uygulanan Nanopatch teknolojisiyle başlamalıyız. | TED | ولشرح تلك الفكرة، نحتاج لأخذ جولة خلال الجلد، وبداية مع احدى تلك المسقطات وبتطبيق النانوباتش على الجلد. |
- Biraz kızgınlık cilde, kan dolaşımına, kalbe iyi gelir. | Open Subtitles | من الغضب جيد للقلب . الدوره الدمويه، الجلد. |
Ve sen gördüğüm en taze cilde sahipsin. | Open Subtitles | وكان لديك الجلد سبرينيست رأيت من أي وقت مضى. |
Tetradotoksin cilde sürülünce, vücut tarafından emilir ve kanla ana organlara taşınır. | Open Subtitles | عندما يوضع سم الأسماك على الجلد يمتصه الجسد ويحمله الدم نحو كل الأعضاء الأساسية |
Şişe içindeki havayı genleştirmek için alev kullanılır, ve şişe daha sonra cilde yerleştirilir, | Open Subtitles | اللهب يستعمل لتمديد الهواء داخل الكوب الزجاجي ثم يطبق على الجلد |
Cesedin büyük kısmını örten cilde rağmen, çok az çürüme sıvısı var. | Open Subtitles | بغض البشرة التي تغطي معظم الجثة لقد كان هنالك القليل من سائل متحلل عليها |
Böyle mükemmel bir cilde sahip olduğum için Tanrı'ya her gün şükrediyorum. | Open Subtitles | أشكر الرب كل يوم على منحه إياي تلك... البشرة الجميلة. |
Ayrıca, cilde de hoş bir parlaklık veriyor. | Open Subtitles | وأيضاً يعطي البشرة توهجاً رائعاً |
Şöyle söyleyelim, ağaç olmak cilde iyi geliyor. | Open Subtitles | أجل، حسناً، فلنقل أنّ التحوّل إلى شجرة مفيد للبشرة |
Bu cilde çok iyi gelir diyorlar. | Open Subtitles | يقولون أن هذا جيد للبشرة! اشربيه كله بنفسك! |
cilde iyi geldiğini söylerler. | Open Subtitles | جيد جداً للبشرة هذا ما يقولونه |
Aynen öyle. 40 yaş üzeri kadınlar, şehvetli hatlara sahip Tanrıça gibi mükemmel saçlara, porselen cilde, berrak gözlere, bükülmüş dudaklara sahip değillerse, kendilerini çirkin buluyorlar. | Open Subtitles | بالضبط، النساء فوق سن الـ40 تشعر بأنها غير جذابة اذا لم تملك الشعر المثالي او بشرة ناعمة، او عين ناعسة |
Hindistan cevizli olanın cilde iyi geldiğini duydum. | Open Subtitles | سمعت بان جوز الهند جيد خصيصا للجلد |
Stres cilde çok zararlı. | Open Subtitles | الإكتئاب ضارّ جداً بالبشرة |
Eldiven giymiş olabilir. Belki de cilde doğrudan sıvı konsantrasyon uyguladı? | Open Subtitles | هي كان يُمكنُ أنْ تَلْبسَ القفازاتَ، تطبيقية لَرُبَّمَا مركز سائلِ مباشرة إلى الجلدِ. |