| Bay Brody'nin, tanığın ifadesinin bu sözde cinsel ilişki ile satın alındığını söyleyeceğini tahmin ediyorum, haksız mıyım Bay Brody? | Open Subtitles | أنه تم شراء شهادة الشاهد مقابل علاقة جنسية أليس كذلك ؟ أجل |
| Seninle benim herhangi bir cinsel ilişki yaşamamızın absürtlüğüne. | Open Subtitles | من مجرد سخافة الفكرة أنهُ انا و أنتَ لدينا علاقة جنسية من أي نوع |
| cinsel ilişki sırasındaki her boşalmada 100 milyondan fazla sperm salınır. | TED | في كل قذفة سائل منوي خلال الجماع ، يطلق أكثر من مئة مليون نطفة |
| Bu işlemle aslında bir yırtılmış kızlık zarı yeniden yapılandırılır ve cinsel ilişki yaşarken kanaması sağlanır, bir çeşit bekaret kaybının yeniden canlandırılması. | TED | إذاً فإنه يعيد أساسا غشاء البكارة المتمزق ، مما يسمح لها أن تنزف عند الجماع الجنسي ، ليبرهن فقدان العذرية. |
| Nadiren cinsel ilişki ile iletilir. | Open Subtitles | إنه نادراً ما ينتقل عبر العلاقات الجنسية, فقط عبر الدم |
| # cinsel ilişki, cinsel ilişki # | Open Subtitles | -جِماع، جِماع" " |
| Yemin ederim Treblemakers veya ses tellerime zarar verebilecek hiçbir kişiyle cinsel ilişki yaşamayacağım. | Open Subtitles | و أنا أوعد رسميا ان لا أقيم أي علاقة جنسية مع فرقة صانعي المشاكل و إلا فإن الذئاب ستمزق حبالي الصوتية |
| Yemin ederim Treblemakers veya ses tellerime zarar verebilecek hiçbir kişiyle cinsel ilişki yaşamayacağım. | Open Subtitles | و أنا أوعد رسميا ان لا أقيم أي علاقة جنسية مع فرقة صانعي المشاكل و إلا فإن الذئاب ستمزق حبالي الصوتية |
| Murray Randall'la 15 yıl önce, hukuk fakültesinde öğrenci olduğum sırada cinsel ilişki yaşadım. | Open Subtitles | كنت على علاقة جنسية بموراي راندال منذ 15 سنة حين كنت طالبة. |
| Çizburgeri ısırdığın zaman onunla gerçek bir cinsel ilişki başlattın demektir. | Open Subtitles | , عندما تقضم هذا لديك علاقة جنسية . حقيقية مع هذا البرقر |
| Bu benim ikinci, ve inanın bana... bunun sebebi ne cinsel ilişki, ne de çocuk sevgisidir. | Open Subtitles | هذه هي مرتي الثانية.وصدقيني, ليس الجماع أو الطفل الذي يولد |
| Bu olağanüstü üretim süreci cinsel ilişki yaparak başlar bir diğer adıyla "sevişme", yani seks yapmak. | Open Subtitles | ويتم القيام بعملية التكاثر من خلال حركة الجماع المعروفة أيضاً بالإتصال أو الممارسة الجنسية |
| Bu duvar kendiliğinden gelişen cinsel ilişki, oral seks ya da el işi gibi konularda fiziksel bariyer görevi görerek gizliliği koruyor. | Open Subtitles | هذا اللوح يعمل كمانع فيزيائى حيث يقوم بضمان السريّة أثناء عملية الجماع التلقائية أو أثناء حدوث النشوة أو علي الأقل الأثارة باليد |
| Uşağım ve haydudum olmasının yanı sıra imrenilecek bir cinsel ilişki oranı var ki bu arada sırada problematik olabiliyor. | Open Subtitles | بالاضافة الي كونه خادمي ومساعدي هو أيضا يحافظ علي معدل عالي من العلاقات الجنسية وأحيانا يمكن لذلك أن يكون مصدر مشكلة |
| - cinsel ilişki. | Open Subtitles | "جِماع" |
| cinsel ilişki. | Open Subtitles | إنّها علاقة جنسيّة |
| Federal hükümetin devlet okullarında, erken cinsel ilişki karşıtı eğitim vermesine karar verildi. | Open Subtitles | حل ذلك الحكومة الفدرالية عليها دعم تعليم الامتناع عن الجنس في المدارس العامه |
| cinsel ilişki olmadan da yakalanabileceğin pek çok zührevi hastalık var. | Open Subtitles | هناك العديد من الأمراض التناسلية التي يمكن أن تنتشر دون جماع |
| Şimdi de oğlunun evli bir adamla eş cinsel ilişki yaşadığını öğrenirlerse. | Open Subtitles | والآن سيكتشف الشعب أن ابنه مرتبط بعلاقة جنسية مثلية مع رجل متزوج |
| Bir gün üniversiteden arkadaşım cinsel ilişki sırasında ilk güç gösterisi deneyimini anlattı. | TED | صديقة أخرى من أيام الكلية، أخبرتني عن تجاربها الأولى لدور صاحب النفوذ في العلاقة الجنسية |
| Korunmasız cinsel ilişki ve kullanılmış iğneler yayılmanın başlıca sebepleri. | TED | الاتصال الجنسي غير الآمن وتبادل الابر الملوثة هي الاسباب الاولى للعدوى. |
| Eşinizin tutuklanma nedeninin küçük yaşta biriyle cinsel ilişki olup olmadığını sormuştunuz. Nedeni bu değildi. | Open Subtitles | سألتي إن كان قُبض على زوجك بتهمة ممارسة الجنس مع قاصر، لم يحدث. |
| Peki sonra ne oldu aranızda? cinsel ilişki mi? | Open Subtitles | وماذا حصل بعد ذلك بينكما علاقة جسدية ؟ |