Açlık, cinsellik, güç, ve bunları gerçekleştirme dürtüsü. | TED | الجوع ؛ الجنس ؛ القوة ؛ و الرغبة في التّملك |
İnsanlar doğurganlığa uygun olarak tasarlanmıştır, ancak tutkulu aşkın sarhoşluğu olmadan cinsellik tatmin edici değildir. | TED | لقد خُلق البشر للتكاثر، ولكن بدون نشوة الحب العاطفي، فإن الجنس يصبح غير مرضي. |
Ve kendimi sadece din ve cinsellik arasındaki bağlantı konusuna sınırlayacağım. | TED | وبالتالي سأقتصر فقط على الحديث عن الصلات بين الدين والحياة الجنسية. |
Başlangıçta her şey cinsellik üzerineydi. Pozisyonlar, mekânlar. | Open Subtitles | أتعلم لقد بدأ الأمر جنسي بالوضعيات والأماكن المختلفة |
cinsellik, bilim erkeklerin hükmü altındayken tanımlanmıştır. | TED | إذ تم تعريف النشاط الجنسي بعينه في الفترة التي كان الرجال يهيمنون على العلوم. |
Şiir, Cennet ve kovulma üzerine, ve bildiğimiz anlamda cinsellik, ölüm ve suçun kovulmayla beraber dünyaya gelmesi üzerinedir. | TED | إنها عن جنة عدن والسقوط وقصة الكتاب المقدس عن هذا السقوط، بأي جنس كما نعرفها والموت والذنب أتوا للعالم في نفس الوقت |
Bu ilişkide cinsellik olmadığından dolayı, geriye pek çok güç ve enerji kalıyordu... biz çocuklar ve sosyalist günlük yaşam için. | Open Subtitles | لم تكن هذه العلاقة جنسية و لكن كان ما يزال هناك القوة و النشاط أما نحن الأولاد بقينا والروتين الاجتماعي اليومي |
Adalet sisteminde cinsellik üzerine işlenen suçlar bilhassa çirkindir. | Open Subtitles | ' في نظامِ العدالةِ الإجراميِ، ' أسندَ المخالفاتَ جنسياً يَعتبرُ شنيع خصوصاً. |
Geleneksel olarak cinsellik eylemini doğrusal, amaca yönelik bir süreç olarak tanımladık. | TED | لقد قمنا في الماضي بتعريف الجنس أنّه على أنّه عمليّة خطية تهدف مباشرة لتحقيق هدف ما. |
İster erkek, ister kadın ya da cinsiyetsiz olarak tanımlanın, cinsellik, hislerimizle olan ilişkimizle alakalıdır. | TED | سواءً أكنت ذكراً أو أنثى أو غير ذلك، فإن الجنس يتعلّق بعلاقتنا بالمشاعر. |
Diğer bir deyişle, cinsellik, gerçek kapsamda, dünyevi değildir, o kutsaldır. | TED | وبمفردات أخرى، فإن الجنس بمعناه الواسع بعيدٌ كل البعد عن الدناءة، بل هو مقدّس. |
Bu sadece kadınların daha çok, daha iyi cinsellik yaşamasıyla alakalı değil. | TED | وهذا بالنهاية لا يتعلّق بحصول المرأة على المزيد من الجنس بالكم أو النوع. |
Bu, cinsellik yaşamadan çok mutlu olduğunuz anlamına geliyorsa bu da mükemmeldir. | TED | وإذا كان ذلك يعني أنّك أكثر سعادة بدون ممارسة الجنس على الإطلاق، فإن ذلك رائع أيضاً. |
cinsellik ise aşk, cinsiyet ve aile ile ilgilidir, cinsel ilişki ile değil. | TED | والهوية الجنسية هي عبارة عن نوع الجنس وعن الأسرة وليس العلاقة الجنسية. |
cinsellik ve zihinsel sağlıktan yoksulluk ve tutuklu yargılanmaya. | TED | من الأمور الجنسية والصحة العقلية إلى الفقر والسجن. |
Bu önceki nesillerin cinsellik ve aşk üzerindeki görüşlerinin banalliğini ve sıradanlığını siz hiçbir zaman dikkate almadınız. | Open Subtitles | على فكرة تلك الأجيال القديمة عن الحياة الجنسية كشيء دنيء وبسيط كان ذلك دائمًا شيئًا غريبًا بالنسبة لك |
Ama yine de anne-çocuk ilişkilerinde cinsellik önemli yer tutar. | Open Subtitles | بالرغم من وجود مكوّن جنسي في علاقة الام بالابن |
Ve cinsellik, yapılıp bir kenara konulan, hayatlarının yalnız bir kısmıyla sınırlı bir davranış değil. | TED | سلوكهم الجنسي ليس مجرد جانب واحد من جوانب حياتهم والذي يمكن وضعه جانبا. |
O güzel, akıllı, kendine güvenen bir kadın ve her yanından vahşi bir cinsellik fışkırıyor. | Open Subtitles | إنها جميلة وذكية وواثقة بنفسها وهي فقط كقنبلة جنس خام |
Bu ilişkide cinsellik olmadığından dolayı, geriye pek çok güç ve enerji kalıyordu... biz çocuklar ve sosyalist günlük yaşam için. | Open Subtitles | لم تكن هذه العلاقة جنسية و لكن كان ما يزال هناك القوة و النشاط أما نحن الأولاد بقينا والروتين الاجتماعي اليومي |
Adalet sisteminde cinsellik üzerine işlenen suçlar bilhassa çirkindir. | Open Subtitles | ' في نظامِ العدالةِ الإجراميِ، ' أسندَ المخالفاتَ جنسياً يَعتبرُ شنيع خصوصاً. |
# Filmlerdeki şiddet ve televizyondaki cinsellik # | Open Subtitles | ♪ ھو العنف في الافلام والجنس في التلفاز ♪ |
Hatırlamamız gereken şey ise feromonlar sadece cinsellik ile ilgili değil. | TED | ما نحتاج إليه هو أن نتذكر أن الفيرومونات لا تتعلق فقط بالجنس. |
Roger Corwin ilk kez yarışlarla ilgilenmeye başladığında birçok insan bunu benim cinsellik gücüm için olduğunu söyledi. | Open Subtitles | عندما دخل روجر كوروين مجال سباق السيارات لأول مرة قال كثيرون اننى أفعل ذلك للتعويض عن عجزى كرجل |
# Filmlerdeki şiddet ve televizyondaki cinsellik # | Open Subtitles | ♪ ھُوَ العُنْفُ فِي الأًفْلاَمِ وَالجِنْسُ فِي التِلْفَاز ♪ |
cinsellik ve Engelliler Merkezi'nden biriyle görüşebilir miyim acaba? | Open Subtitles | أ بمكاني التكلم مع شخص من قسم (الأعاقة والجنس) من فضلك أ بمكاني التكلم مع شخص من قسم (الأعاقة والجنس) من فضلك |