Bay Coble ofisimdeydi ve sizin ona bir sürü borçlu olduğunuza dair atıp tutuyordu. | Open Subtitles | السيد كوبل في مكتبي ويتهمك بأنك أخذت منه نقود واشياء ثانية |
Şu sığır tüccarı Coble, kelimesi kelimesine hatırlıyor gibi benim deli olduğumu ve yavaş geliştiğimi. | Open Subtitles | ذلك المدعو كوبل ، يتذكر جيدا ما دار بينكما من قبل عن مدى جنوني تخلفي |
Coble espriyi anlamamış. O'nu aptal yerine koyduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول كوبل أنه لم يجده في القارب كما قلت وجعلته كالأحمق |
Anladım ki, Coble kışkırtmış. | Open Subtitles | يبدو لي أن كوبل من جعلهم ينتبهون اليك |
- Kim soruyor? Adım Coble. | Open Subtitles | اسمي كوبل |