Günün her saati, hayatınızın her günü, ölüm döşeğine girene kadar. -ki bu normalde olacağından 10 yıl daha sonra olacak- | TED | كل ساعة من اليوم، وكل يوم في حياتكم وصولا الى فراش الموت الخاص بكم والذي سيكون بعد عشر سنوات من المتوقع |
Ne azgın bir atılış bu haram döşeğine. | Open Subtitles | اذ تمضي بمثل تلك العجلة الى فراش دنس خبيث |
Hayatları boyunca hiç bir şeye inanmayan insanlar gördüm ve ölüm döşeğine düşünce bir anda... | Open Subtitles | ارى اِناس يقضون حياتهم دون الايمان بأى شيء و فجأة على فراش الموت يتخلون عن فكره |
İlk seferinde, ölüm döşeğine düşmemiştim. | Open Subtitles | لم أحصل ابدا على فراش الموت هذه مرتى الأولى |
Ölüm döşeğine düşersem, sana şimdiden hayatım hakkında birkaç soru için izin veriyorum. | Open Subtitles | حَسناً. عندما أَنا على فراشِ موتي، أنا بموجب هذا أُجيزُك لسُؤالني سؤالاً أَو إثنان حول حياتِي. |
zamanı geldiğinde... ölüm döşeğine yattığında... | Open Subtitles | ستهمس في فراشِ موتكَ |
Bu sabah ölüm döşeğine düştü. | Open Subtitles | هذا الصباح كانت ترقد على فراش الموت |
Ölüm döşeğine düşene kadar bekleyeceğim. | Open Subtitles | كنت أنتظر حتى أكون على فراش الموت |
Ne zaman bir hastanın ölüm döşeğine gittiysem, hastanede ya da evde, kendimi ne kadar yetersiz hissettiğimi hatırlıyorum. Yani ne söylemem gerektiğini bilememe hissi. Ne diyebileceğimi, ne yapmam gerektiğini bilememe hissi. | TED | أتذكر كل مرة أذهب بها إلى مريض على فراش الموت، سواءا في المشفى أو في المنزل، أتذكر احساسي بالفشل -- أحساس أن لا أعرف ما الذي يجب علي قوله لا أعلم ما الذي يمكنني قوله لا أعرف ما الذي يجدر بي فعله. |
ta ki ölüm döşeğine kadar. | Open Subtitles | إلي أن رقد علي فراش الموت |