| Bölük'ün altı ay daha eve dönmeyeceğini söyledi. - Ne? | Open Subtitles | قال أن الفرقة 117 لن تعود قبل ستة أشهر آخرين |
| Onu getirmeye gittiğimde, bana küfretti asla eve dönmeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | عندما ذهبت لأحضرها ، عاندتنى و قالت أنها لن تعود معى إلى البيت |
| Gerçek annesinin asla bir daha ona dönmeyeceğini nasıl anlatabilirsiniz annesine benzer başka bir kadının ona gideceğini? | Open Subtitles | كيف يمكنها أن تفهم أن أمها الحقيقية لن تعود مرة أخرى و لكنها ستكون امرأة أخرى تشبهها تماماً ؟ |
| Bir aileye sevdiklerinin dönmeyeceğini söylemektense savaşa gitmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | أفضل القتال على إخبار العائلة أن أحد أحبائها لن يعود |
| Babamın geri dönmeyeceğini, ve kimsenin ateşe hazırlıklı olmadığını. | TED | أعلم أن والدي لن يعود وأن لا يوجد من هو مستعد للحريق |
| Oraya asla dönmeyeceğini söylemiştin, hatırladın mı? | Open Subtitles | لقد قلتي بأنكِ لن تعودي إلى هناك ألا تتذكرين ؟ |
| Öyle uzun süredir yoksun ki eve hiç dönmeyeceğini sanıyordum. | Open Subtitles | لقد غبتَ طويلاً ظننتُ أنك لن تعود للمنزل أبداً |
| Bir daha dönmeyeceğini bilerek, gemiyle uzaklaşmanı seyretmekten korkuyorum. | Open Subtitles | اننى خائفة من رؤيتك تبحر بعيدا وانا اعرف انك لن تعود ابدا |
| - Hayır mı? O halde neden beni arayıp geri dönmeyeceğini söyledi? | Open Subtitles | إذن ما الذى جعلها تتصل بى و تقول لى بانها لن تعود ؟ |
| Geri dönmeyeceğini bildiğin için köpeğini vurduğunu söylediler. | Open Subtitles | قالوا نك اطلقت النار علي كلبك لانك عرفت انك لن تعود ثانيه |
| İkinci olarak, Angela'nın psikoloji öğretmek için koleje geri dönmeyeceğini bildirmeliyim. | Open Subtitles | وثانيا، يجب ان اعلمكم ان انجليا لن تعود لتدريس علم النفس في هذه الكليه |
| Hiç dönmeyeceğini düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | لقد بدأت الإعتقاد بأنها لن تعود أبداً للديار |
| Eğer yanında onu getirmezse bahar tatilinden sonra oraya dönmeyeceğini söylüyor. | Open Subtitles | تقول بأنها لن تعود بعد عطلة الربيع إلا إذا إستطاعت أخذها معها |
| Malcolm'un doğudaki işini geri aldığını ve bir daha geri dönmeyeceğini söledi. | Open Subtitles | قال بأن مالكوم حصل على وظيفة في الشرق وسوف لن يعود |
| - ve bana onun geri dönmeyeceğini söyledin! | Open Subtitles | رغباتنا و إحتياجاتنا و قلت لي أنه لن يعود |
| - Hapse dönmeyeceğini söyleyip duruyor. | Open Subtitles | لقد أستمر فقط في قول أنه لن يعود إلى السجن. |
| Oğluma göre, Do Hyun Amerika'ya dönmeyeceğini burada yapacak şeyleri olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | وفقا لطفلي، قال دو هيون انه لن يعود إلى أمريكا لأن لديه شيء للقيام به ربما ؟ |
| Senin yüzünden babalarının asla eve dönmeyeceğini söylemek için uykusundan kaldırılan çocuklar var. | Open Subtitles | أولاد استفاقوا من نومهم ليعرفوا أن أباهم لن يعود إلى المنزل بسببك |
| Saat 4:00' ten önce dönmeyeceğini söylemiştin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني إنكِ لن تعودي قبل الساعة 4 |
| Annemin gittiğini ve bir daha dönmeyeceğini söylediğin günü hâlâ hatırlıyorum. | Open Subtitles | مازلت اتذكر هذا اليوم الذي... أخبرني أن أمي لم تعود للمنزل بعد الأن |
| Artık dönmeyeceğini söyledin. Elbiselerimi koymak için kullanabilirim. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنه يمكن أن لا يرجع ثانيةً ، و يمكنني حقاً أن استفيد من المساحة الخالية |