Normal kesintilerden sonra döviz kuruyla yaklaşık 1 milyar Dolar'dan fazla servet bıraktı. | Open Subtitles | ، بعد الإستقطاعات الإعتيادية على ثروته قد ترك ثروة قدرها سوق الصرف بمليار دولار |
Bir dolarına bir polis düşer. Ve ben döviz hesabı sevmem. | Open Subtitles | هذا يبدو كدولار لكل شرطى لا أحب سعر الصرف |
İşte, döviz oranlarına göre alacağınız para.. | Open Subtitles | هنا ,كل ماستحصل عليه هو سعر الصرف الحالي |
Her şeyin satıldığı küçük dükkanların, kozmetik mağazalarının, döviz bürolarının kötü görüntüsü aslında daha sonrasında renk teorisi dendiğini öğrendiğim şeyin bilmeyerek temel ilkelerini öğrendiğim yerlerdi. | TED | المزيج البصري للمتاجر في الزوايا، وصالونات التجميل، ومحلات الصرافة هي حيث تعلمت تلقائيًا المبادئ الأساسية لشيءٍ عرفت لاحقًا أنه يُدعى بنظرية الألوان. |
Yani, kitaplar ve bilimsel makaleler akademisyenler için bir tür döviz şekli. | TED | لذا فالكتب والمقالات الدورية هي بمثابة نوع من العملة بالنسبة للباحثين. |
- döviz, altın, resimler ve kabartmalar içerebilir. | Open Subtitles | من الممكن انه يحتوي على عملات سبائك ذهبية رسومات و زخارف |
Anlaşma 80 milyon ve o anki döviz kuruna göre. | Open Subtitles | لقد إتفقت على أخذ 8 مليون بالعملة الممكنة |
Bunun için üzgünüm. bugünün döviz oranlarını kontrol ettim. | Open Subtitles | أعتذر عن ذلك , تأكدت ماهي أسعار الصرف اليوم |
döviz kurlarını ayarlamak karman çorman hesaplar demek. | Open Subtitles | تعديل أسعار الصرف يعني أن هناك سجلات مزورة |
Ama döviz kuru karaborsaya göre daha iyiydi! | Open Subtitles | لكن سعر الصرف في السوق السوداء أفضل بكثير |
Sürekli dalgalanan döviz kurumuz artık oldukça sabit ve idare ediliyor, dolayısıyla iş adamları ekonomideki fiyatları tahmin edebiliyorlar. | TED | سعر الصرف لدينا و الذي كان يتقلب طوال الوقت الآن مستقر إلى حد ما يتم إدارته ، بحيث يقدر رجال الأعمال على التنبؤ بالأسعار في الاقتصاد. |
döviz alma oranları en iyi düzeyinde. | Open Subtitles | سعر الصرف 4 ألى1 في أحسن الأحوال |
İçlerinden birinden para gelirse, timsahlara yedirir, döviz kuru üzerinden biraz harçlık kapatırız. | Open Subtitles | إن أتى أي مال من أحد الطرفين نمرره عبر جزر "الكايمان". ونحتفظ ببعض المبالغ الصغيرة بسعر الصرف. |
Ben döviz işindeyim. | Open Subtitles | أنا في مجال الصرافة الأجنبية |
Ve bu döviz oranlarıyla da, son 30 yıldır sınırın güneyinde krallar gibi yaşıyor olmalı! | Open Subtitles | وبمعدل صرف العملة يعيش ملكاً جنوب الحدود لثلاثين عاماً ماضية |
Bitcoin, en yaygın olan şifreli döviz ama bunlardan yüzlercesi daha var. | TED | البيتكوين Bitcoin هي العملة المشفرة الأكثر انتشارًا، لكن يوجد المئات منهم. |
döviz alım satımı gibi bir şey yapalım. | Open Subtitles | - نحن يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ a تبادل عملات. تَجيءُ هنا؛ تَذْهبُ هناك. |
Tüh ya, adama bahşiş olarak döviz verdim. | Open Subtitles | لا ، لقد أعطيت الرجل بقشيش بالعملة الخطأ |
Oranları artırıp köpek bokundan hallice döviz değerlerini sağlamlaştıracaklar mı? | Open Subtitles | سيرفعون المعدلات ويرفعون قيمة عملتهم التافهة؟ |
Şifrelenmiş döviz bu evrimin ilk adımı. | TED | العملات المشفرة هي أول خطوة في ذلك التطور. |