Denedim ama düşündüğüm tek şey, eğer onu bırakıp gitmeseydim, saldırıya uğradığı an ona yardım edebileceğimi, hatta onu kurtarabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | ولكن كل ما أفكر به هو لو أنني لم أغادر لربما عرفت الشخص الذي هاجمها ولربما تمكنت من مساعدتها |
Sayılardan başka, düşündüğüm tek şey o. | Open Subtitles | - إنها كل ما أفكر به غير الأرقام |
düşündüğüm tek şey iki kişi araca doğru gidebilir... ..diğerleri arkada kalır. | Open Subtitles | اعتقدٌ أن الشيء الوحيد الذي يمكننا القيامٌ بهِ أثنان منا فوق و خارج نحو تلكَ السحابة في حين أن البعض لا يزال خلفنا |
düşündüğüm tek şey iki kişi araca doğru gidebilir diğerleri arkada kalır. | Open Subtitles | اعتقدٌ أن الشيء الوحيد الذي يمكننا القيامٌ بهِ أثنان منا فوق و خارج نحو تلكَ السحابة في حين أن البعض لا يزال خلفنا |
düşündüğüm tek şey bu. | Open Subtitles | إنّه الشيء الوحيد الذي يمكنني التفكير به |
düşündüğüm tek şey bu. | Open Subtitles | إنّه الشيء الوحيد الذي يمكنني التفكير به |
Tanrım, bu çok komik bu şeylerde berbat biri olmam, tekliflerde çünkü tanıştığımız günden beri düşündüğüm tek şey bu. | Open Subtitles | يا إلهي، من المثير للسخرية أني سيء جدا في هذا أمور التقدم للخطبة. لأنه كل ما كنت أفكر بالقيام به |
Bu, sanki düşündüğüm tek şey. | Open Subtitles | هل تمزحين هذا كل ما أفكر به |
düşündüğüm tek şey buydu. | Open Subtitles | كانت كل ما أفكر به |
Çünkü şu an düşündüğüm tek şey bu. | Open Subtitles | لأن هذا كل ما أفكر به حالا |
Bütün o yıllar boyunca... düşündüğüm tek şey buydu... | Open Subtitles | خلال العشرين سنة الماضية, هذا كل ما كنت أفكر فيه. |
Onu sedyede görünce düşündüğüm tek şey son çare olarak neden intiharı seçtiğiydi. | Open Subtitles | كما شاهدت لهم لفة لها بعيدا كل ما كنت أفكر فيه هو كيف فعلت ايلا الحصول إلى مكان حيث كان انتحارها الخيار الوحيد؟ |