Düşündüğün şey değil. Kalp krizinden öldü. Evet, 24 metre yükseklikte. | Open Subtitles | إنه ليس ما تفكرين به لقد مات بنوبة قلبية - أجل, على ارتفاع 80 قدم بالهواء - |
Düşündüğün şey değil. | Open Subtitles | أنه ليس ما تفكرين به |
Bu Düşündüğün şey değil. | Open Subtitles | ليس الأمر كما تظنين. |
Düşündüğün şey değil. | Open Subtitles | ليس الأمر كما تظنين. |
Düşündüğün şey değil. | Open Subtitles | ليس الأمر كما تعتقد.. |
Aslında Düşündüğün şey değil, patron. | Open Subtitles | حسناً، إنه ليس ما تظنه أيها الرئيس. |
Bu Düşündüğün şey değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما تظنّه. |
Düşündüğün şey değil. | Open Subtitles | إنه ليس كما تعتقد |
Düşündüğün şey değil. | Open Subtitles | الأمر ليس كما تظنين. |
- Düşündüğün şey değil.Aç . | Open Subtitles | -إنه ليس ما تفكرين به. إفتحي |
- Düşündüğün şey değil.Aç . | Open Subtitles | -إنه ليس ما تفكرين به. إفتحي |
Düşündüğün şey değil. | Open Subtitles | ليس الأمر كما تظنين |
Hayır, hayır, hayır. Düşündüğün şey değil. | Open Subtitles | لا، لا، ليس الأمر كما تعتقد |
Dinle, evlat, Irak'ta nasıl bir istihbarat aldın bilmiyorum ama bence bu ev, olduğunu Düşündüğün şey değil. | Open Subtitles | انصت يا فتى، أياً كانت المعلومات التي حصلتَ عليها من (العراق)... فلا أعتقد أنّ هذا المنزل... على ما تظنّه عليه. |
Düşündüğün şey değil. | Open Subtitles | إنه ليس كما تعتقد. |