"düşünerek" - Translation from Turkish to Arabic

    • التفكير
        
    • يفكر
        
    • بالتفكير
        
    • معتقداً
        
    • معتقدين
        
    • يفكرون
        
    • وأفكر
        
    • افتراض
        
    • معتقدا
        
    • ظناً
        
    • الاعتقاد
        
    • بتفكير
        
    • لأظن
        
    • متسائلة
        
    • مُعتقداً
        
    Yani bu yüzden gitmeye hazır olduğumu düşünerek tamamen net olabilirim fakat kazara bir dokunaça dokunuyorum ve yanlışlıkla kendimi şokluyorum. TED وهكذا يمكنني أن أكون واضحًا تمامًا، التفكير بأنني مستعد للبدأ، لكن عن طريق الخطأ ألمس المجس وبدون قصد أقوم بصدم نفسي.
    Her saniyem nerede olduğunu ve ne yaptığını düşünerek geçiyor. Open Subtitles أقضي كلّ لحظات يومي في التفكير بمكانه الآن وماذا يفعل
    Seni burada tutabilirim diye düşünerek aptallık ediyordum seni koruyabileceğimi düşünüyordum. Open Subtitles كُنتُ أحمقًا في التفكير بالإبقاء عليك هنا مُعتقدا بأنني أستطيع حمايتك
    Patron 10 yılını bunu düşünerek geçirdi, ama istemezseniz yapmak zorunda değilsiniz. Open Subtitles لقد قضي عشرة اعوام يفكر الأمر ولكن لا يجب عليك القيام بالأمر
    Geçmişi düşünerek, 14'ten önce nerede olabileceğini kafanda canlandırıyorsun. 7 veya 9 TED بالتفكير للوراء، تخيل أين يمكنك أن تكون قبل 14، 7 أو 9.
    Katilin hâlâ evde olabileceğini düşünerek içgüdüsel olarak küçük kızı kaptı. Open Subtitles بشكل عفوي أخذ الطفلة معتقداً أن القاتل سيبقى في المنزل وفعل ذلك بعد جرح الأم بشكل بليغ
    Nina Dølvik Brochmann: Kızlık zarının bekaretin kanıtı olduğunu düşünerek büyüdük. TED نينا دولفيك بروشمان: لقد نشأنا معتقدين بأن غشاء البكارة دليل على العذرية.
    İnsanlar yeşil enerji ve güvenliği düşünerek yıldızlı gecede bisiklet sürmenin güzelliğini deneyimliyor. TED يجربُ الناس رونق ركوب الدراجات عبر الليل المرصّع بالنجوم، يفكرون حول الطاقة المتجددة المستدامة، والسلامة.
    Zamanımı daha kazançlı işleri düşünerek geçiriyorum otelim gibi, Fairview. Open Subtitles قضيت معظم حياتي في التفكير بأشياء مربحةٍ أكثر مثل فندقي
    Buraya geldim ve günlerimi nasıl daha farklı şeyler yapabilirim diye düşünerek geçirdim. Open Subtitles جئت الى هنا وقضى أيامي التفكير كيف يمكن القيام به الامور بشكل مختلف.
    gibi sorular soruyor. Şunu demek isterim ki progeria hastalığım olsa da zamanımın çoğu progeria ile hiç ilgisi olmayan şeyleri düşünerek geçiyor. TED وأود القول أنه بالرغم من إصابتي بالشياخ، إلا إنني أمضي معظم وقتي في التفكير بأشياء لا علاقة لها بالشياخ إطلاقاً.
    Haritamızda ne eksik diye basitçe düşünerek çok bir yere varamayız. TED لن نكسب الكثير عن طريق التفكير ببساطة فيما هو مفقود من خريطتنا.
    Hadi, böyle düşünerek bu kârı sosyal sorunlar için yeniden dağıttık diyelim. TED حسناً, بخط واحد من التفكير هو أننا نأخذ هذا الربح ونعيد نشره في المشاكل الإجتماعية
    İlginç olan şu ki; sezgisel olarak yiyenler fazla kilolu olmaya daha az yatkın ve yiyecek düşünerek geçirdikleri zaman da daha az. TED الشيء الجدير هو ان الذين ياكلون بالديهة هم أقل عرضة لزيادة الوزن، وينفقون وقت أقل على التفكير حول الطعام.
    Fakat, Kiribati Cumhuriyeti'ni Cumhurbaşkanı Tong, her sabah bunu düşünerek uyanmak zorundaydı. TED ولكن هذا هو ما كان يستيقظ لأجله رئيس جمهورية كيريباتي، السيد تونغ و يفكر فيه كل صباح.
    Bu durumu Universal stüdyolarını ve Disney Dünyasını ya da Disneyland'ı düşünerek karşılaştırabilirsiniz. TED يمكنك عكسهم بالتفكير حول يونيفرسال سيتي والك مقابل عالم ديزني، أو ديزني لاند.
    Onu kurtaracağını düşünerek geçmişe sıçrıyorsun. Open Subtitles وقفذت للماضي معتقداً انه بأمكانك أنقاذهــا
    Milyonlarca kız, bu davranışın doğru olduğunu düşünerek büyüyecek. Open Subtitles ملايين الفتيات سيكبرون معتقدين أن هذه الطريقة الصحيحة للتصرف
    Bu durum vatandaşlarımızın , "asla vazgeçme" ve "asla düşünerek hareket etme" ruhunun sessiz bir ahdi adeta. Open Subtitles إنه إختبار صامت للذين لا يستسلمون ولا يفكرون جيّداً من المواطنين
    - Her gün bunu düşünerek uyanıyorum. - Neden denemedin ki? Open Subtitles ـ كل يوم أستيقظ وأفكر بذلك ـ إذاً لماذا لم تفعلها؟
    Dongguan'da satılan her şey gibi bu cüzdanın da taklit bir ürün olduğunu düşünerek ona teşekkür ettim. TED شكرتها، على افتراض أنها تقليد، مثل كل شيء آخر تقريبا للبيع في دونغقوان.
    Ya Luke son 10 yılı başka biri olduğunu düşünerek geçirdiyse? Open Subtitles ماذا لو كان قضى تلك الفترة معتقدا أنه شخص آخر
    Ama en sonunda düşünerek mantığıma oturttum. Belki bu benim kendimi sunuş şeklimle alakalı, belki de sadece start-up'ıma özgü bir şeydir. TED لكن في النهاية بررتها ظناً أنه يمكن أن يكون لهذا علاقة بطريقتي في تقديم نفسي أو أنه فقط شيء مميز لشركتي الناشئة.
    Üç tane kimliğin beni tanımladığını düşünerek yetiştim. Yoksul köylü kız. Bunun anlamı hiç ses çıkarmadan ve tercih hakkım olmadan yetişmekti. TED تكيفت علي الاعتقاد بأن الهويات الثلاث التي تعرِّفني - فتاة، قروية، فقيرة - كانت تعنى أن أعيش حياة بلا صوت ولا اختيار.
    Ama onun, geleceği gördüğünü düşünerek hayatından zevk alamadığından eminim. Open Subtitles لكن أنا مقتنع ذلك، بتفكير هو يمكن أن يرى المستقبل، هو يؤخذ كلّ البهجة خارج حياته.
    Sana güveniyorum ve ikinizin arasında bir şeyler olduğunu düşünerek de kesin ve kat'i suretle hata ettim. Open Subtitles أنا أثق بكِ,وكنت مخطيء تماماً بالكامل لأظن أنه قد يكون هنالك شيئاً يحدث
    Sizin kokan nefesiniz yüzündeyken tanrım bunu hak edecek ne yaptim diye düşünerek öylece içine almak zorunda kalan o. Open Subtitles تتمدد على الفراش متسائلة مالذي اقترفته لتحتمل انفاسك النتنة على وجهها
    Benim mükemmel kocam, anlamayacak kadar aptal olduğumu düşünerek evraklarda imzamı taklit etmiş. Open Subtitles زوجي الرائع زوّر توقيعي على الأوراق، مُعتقداً أنني سأكون غبيّة للغاية ألاّ ألاحظ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more