"düşünmüyordu" - Translation from Turkish to Arabic

• لم يعتقد
• لم تعتقد
• لم يفكر
• يظن بإنه
• لم يظن
• لم يتوقع

Ve belli ki profilini bu kadar sık seçeceklerini düşünmüyordu.
ومن الواضح انه لم يعتقد انهم سيختارون ملفه على الاغلب

Hiçbiri o insanın yüzünü göremediğini düşünmüyordu.
لم يعتقد احدهم منهم انه لم يتمكن من رؤيه وجه المجرم.

Kasiyer bölmesindeki adam doğru konuştuğumu düşünmüyordu.
هذا لرجل عند خزينة الصرافة لم يعتقد انني صادق

Ne okuyordum ne yazıyordum ama o benim aptal olduğumu düşünmüyordu.
‫لم أتمكن من القراءة أو الكتابة ‫لكنها لم تعتقد أنني غبي

Kendini fazla kaptırmıştı. Başkalarını hiç düşünmüyordu.
لقد كان مدفوعاً بشدة لم يفكر حيال أي شخص آخر

çünkü yanlış bir şey yaptığını düşünmüyordu.
لأنه لم يكن يظن بإنه فعل أيّ شيء خاطئ.

Kimse hamile kalabileceğimi düşünmüyordu.
لم يظن أحد أنه يمكنني الحمل

"Kimse Braddock'un ilk rauntu bitirebileceğini düşünmüyordu. "
حسناً، لم يتوقع أحد بأن (برادوك) سيتجاوز الجولة الأولى

Üçüncü seferde de kimse şansınız olduğunu düşünmüyordu.
وفي المرة الثالثة لم يعتقد أحدا أن لديك فرصة

Açıkçası, spermini bu kadar çok kullanacaklarını düşünmüyordu.
من الواضح انه لم يعتقد انهم سيستخدمون حيواناته المنوية بهذا القدر

Bir sürü doktora gittim bazıları anında "bu adam deli" diyordu bazısı da öyle düşünmüyordu.
لذا ذهبت الى الأطباء وبعضهم اعتقد أني مجنون ، وبعضهم لم يعتقد ذلك

Kimse filmi yöneteceğini düşünmüyordu ama sen herkesi yıkıp geçtin.
لم يعتقد أي أحد أن لديه شأن بإخراج هذا الفلم لكنكَ أرهبتهم لفعلها

O zamanlar hiçkimse atlatabileceğimizi düşünmüyordu.
لم يعتقد أحد أننا سنتغلب علي الأمر وقتها

Ancak o öyle düşünmüyordu ama iş arkadaşları müdahalede bulundular ve şöyle dediler: "Ya rehabilitasyona gideceksin ya da kovulacak ve öleceksin."
هو لم يعتقد ذلك، لكن مع ذلك، لكن زملاءه في العمل تدخلوا وقالوا، "إما أن تذهب إلى إعادة التأهيل أو يتم طردك وستموت."

Bildiğimi düşünmüyordu. Ama biliyordum. Maalesef biliyordum.
حسناً, هي لم تعتقد بأنني أعرف لكنني كنت أعرف هذا

Çünkü ayrıldığımda Jessica sadece benimkileri bilgilendirdi, seninkileri değil çünkü seninle kafa kafaya gidecek kadar taşşaklı olduğumu düşünmüyordu.
لأنّها لم تعتقد بأنّني قد أملك الجرأة لمواجهتك

Kimse bu kadar yaklaşacağını düşünmüyordu, hatta sen bile.
لم يفكر أحد بأنها ستقترب إلى هذا الحد، ولا حتى أنت

Belki de beş dakika öncesine kadar böyle düşünmüyordu.
من الممكن أنه لم يفكر بذلك قبل 5 دقائق

Buna değeceğimi düşünmüyordu.
لم يظن أنني أستحق ذلك