En azından öyle düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | . . على الأقل أحب التفكير بهذا |
Bazen pantolonun bize son bir armağan vermek için bilerek kaybolduğunu düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | بعض الأوقات أحب التفكير على أن البنطال ضاع عمداً ...وأن ماحدث كان هديته الأخيرة لنا... |
Yetişmesinde katkım olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أحب التفكير أن لدي يد بعض الشيء في ذلك |
Bu güllerin unutulanların ruhları olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | يروقني التفكير في هذه الورود على أنها أرواح المنسيين |
- Öyle düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | يروقني التفكير بذلك. |
Sponsorluğu aslında grupla bağ kurmayı sağlayan bir nevi duygu yapıştırıcısı gibi düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | احب ان افكر ان العلاقة مع الراعي مثل الغراء العاطفي الذي يلحم الروابط بين اعضاء المجموعة |
Kendimi eşsiz biri olarak düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أحب التفكير بنفسي كشخص إستثنائي. |
- Onu düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أنا أحب التفكير فيها |
- Hemen hemen çünkü düşünmek hoşuma gidiyor ve kesin olmamak daha iyi. - Kesin.. | Open Subtitles | تقريبي لأنني أحب التفكير |
Üçümüzünde bir farklılık yarattığını düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | احب ان افكر ان ثلاثتنا صنعنا فرقاً |
Matthew'un o halini düşünmek hoşuma gidiyor arka bahçede durmuş başını gökyüzüne çevirmiş güneş yüzüne vuruyor. | Open Subtitles | تلك هى الطريقة التى احب ان (افكر بها فى (مات فقط فتى صغير يقف فى الساحة الخلفية محدقا فى السماء |