| Eczanenin yanında bir çorba dükkanı var. | Open Subtitles | هناك محل يعدُ حساءٌ جيداً بعد الصيدلية مباشرةً |
| Biraz bakındım nette. Bir casus dükkanı var. | Open Subtitles | ذهبت الى الانترنت هناك متجر للتجسس في القرية |
| - Morris Park Bulvarı'nda silah dükkanı var. - Oh, bu çok korkunç. | Open Subtitles | "انة يمتلك متجر اسلحة في "موريس بارك افينو - اوة , عظيم - |
| Bu Amy'nin kardeşi Russell. Çizgi roman dükkânı var. | Open Subtitles | إنه أخ آيمي ، راسيل لديه متجر للكتب الهزلية |
| Güzel bir çiçekçi dükkanı var Saint-Martin kanalı'nda. | Open Subtitles | لديه محل لبيع الزهور الجميلة بجوار قناة سان مارتان |
| Kayınbiraderimin Moravia'da video dükkânı var. | Open Subtitles | صهري يملك متجر فيديو في (مورافيا) |
| Dinle Karl. Tanıdığım bir ihtiyarın Millsburg'da tamirci dükkânı var. | Open Subtitles | اسمع " كارل " اعرف صديقا قديما يملك محل قطع غيار في " ميلسبورغ " |
| İki blok aşağıda sokağın güney tarafında bir rehin dükkanı var. | Open Subtitles | هناك محل رهان أسفل بنايتين على الجانب الجنوبي من الشارع. |
| Birinci katta güzel bir kahve dükkanı var. İstersen oraya gidebilirsin. | Open Subtitles | أيضاً هناك محل قهوة جيد في الطابق الأول إذا أردت |
| Village'da ufak bir kıyafet dükkanı var. La Petite Boutique. | Open Subtitles | هناك محل ملابس صغير في القرية "البوتيك الصغير"ـ |
| - Orada bir elektronik malzeme dükkanı var. | Open Subtitles | مرحبا,هناك متجر الألكترونيات,مرحبا |
| Biliyor musun buradan tam bin dokuz yüz metre ötede bir çörekçi dükkanı var. | Open Subtitles | "هناك متجر "دانكن دونتس على بُعد 1.2 ميل من هنا بالضبط |
| Onun ilgisini canlı tutacak bir şeyler versen iyi olur, adamın şeker dükkanı var, ve ben sonsuza kadar bedava şeker istiyorum. | Open Subtitles | حسناً، من الأفضل أن تعطيه شيئاً ما لتبقيه مهتما، لأنه يمتلك متجر للحلويات، وأنا أريد حلويات مجانية إلى الأبد. |
| Şehir merkezinde şilte dükkanı var. | Open Subtitles | و يمتلك متجر مفارش بوسط المدينه |
| Fahiş fiyatları olan bir dükkânı var ve verebileceği her şeyi veren. | Open Subtitles | لديه متجر يغالي في الأثمان، والذين سيعطينا كل ما يمكنه. |
| Stadyumun yanında ikinci el dükkânı var, eski sınıf arkadaşıyız ve birkaç bira içtik. | Open Subtitles | بقرب ملعب كرة القدم لديه متجر في الجهة المقابلة.. نحنُ زملاء الدراسة القدامى.. وكانَ لدينا بعضاً من الجعة. |
| Kuzenimin Pico'da dükkanı var. Bilgisayar dükkanı. Onu ararım. | Open Subtitles | ابن عمي لديه محل في " بيكو " محل صيانة سأتصل به |
| O kaçakçı değil baba. Onun gümrük dükkanı var. | Open Subtitles | انه ليس مهرب,لديه محل قانوني |
| Bir dükkânı var. | Open Subtitles | انه يملك متجر |
| Tabid'in 23. caddede dükkânı var. | Open Subtitles | "تابيد" ( إنهُ يملك محل في شارع ( 23 |
| Bir müzik aletleri dükkanı var ve piyano çalmayı öğretiyor. | Open Subtitles | لديها متجر موسيقى، وتقوم بإعطاء دروس في البيانو |