Şekerci dükkanındaki bir çouk gibi, ve biz de ona dükkanın anahtarlarını verdik. | Open Subtitles | ولكنه مثل طفل في متجر حلويات ولقد أعطيناه مفاتيح المتجر |
Onunla ben konuşayım. Çin dükkanındaki bir boğa gibisin. | Open Subtitles | دعني أتحدث معه أنت كالفيل في متجر للخزف |
Şekerci dükkanındaki bir çocuk gibi hissetmişsindir. | Open Subtitles | لابدّ أنك كالفتى في متجر الحلويات هنا. |
Kendimi şekerci dükkanındaki bir çocuk gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر وكأني طفل في متجر حلوى. |
Oh! Şekerleme dükkanındaki bir çocuk gibi hissediyorum Bay Selfridge. | Open Subtitles | جعلتني أصبح كطفل في متجر حلويات سيد (سلفريدج. |