İki: Bazı ilişkilerin düzeltilemeyecek kadar kötü durumda olup olmadığı. | Open Subtitles | الشيء الثاني كيف لبعض العلاقات أن تكون غير قابلة للإصلاح |
İnanmak zorundayım ki, düzeltilemeyecek gibi görünen bir şey... Sabah yaptığım test sonucuna göre evet. | Open Subtitles | عَلَيّ أن أؤمن أنّه حتى لو بدى شيءٌ ما غير قابل للإصلاح وفقاً للإختبار الذي أجريتُه صباح اليوم |
Anlaşma düzeltilemeyecek kadar bozulmuştu. | Open Subtitles | انكسر الاتفاق واصبح غير قابل للإصلاح |
Dünya düzeltilemeyecek şekilde bozulmuş olabilir Francesco. | Open Subtitles | العالم من الممكن أن يكون (قابلاً للإصلاح يا (فرانشيسكو |