Hani adeti düzenlemek için çıkarılan ama aslında doğum kontrol işlevi gören. | Open Subtitles | لعلاج عدم انتظام الدورة الشهرية والذي يعمل في الواقع كأداة لتنظيم النسل |
Birçok haklı nedenden dolayı, uçan kameraları düzenlemek için mantıklı yasaların üretilmesi zordur. | TED | للكثير من الأسباب الجيدة، فإنه من الصعب الإتيان بقوانين راشدة، لتنظيم أمر الكاميرات الطائرة. |
Büyük Buhran sırasında yatırım bankacılığını düzenlemek için oluşturulan Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu hiçbir şey yapmadı. | Open Subtitles | مفوضية التأمين و البورصة الوكالة الفيدرالية التى تم إنشائها خلال فترة الكساد لتنظيم الاستثمار البنكى |
Bize helikopter ve uçak düzenlemek için bir saat gerekiyor. | Open Subtitles | لترتيب المروحية والطائرة نحتاج الى ساعة تقريباً |
Mozoleyi altınları düzenlemek için kullandılar. | Open Subtitles | لقد أستعملوا الضريح لترتيب الذهب |
Böyle toplantılar düzenlemek için gücü var. | Open Subtitles | لديه القدرة لترتيب هذا الاجتماع |
Elbise dolabını düzenlemek için kullandığı uygulamayı... göstermek için sabırsızlanan bir kadınla randevum var... | Open Subtitles | فقد فزت للتو بموعد مع فتاة لا يمكن أن تنتظر لتريني التطبيق الذي استخدمته لتنظيم خزانة ملابسها |
Fizikçiler size zamanın var olmadığını söyler zaman insanların yarattığı deneyimlerini sıralamak ve düzenlemek için buldukları bir şeydir. | Open Subtitles | الفيزيائيون سيخبروك أن الوقت لا وجود له لأنه من صنع البشر يستخدم لتنظيم التجارب اليومية وجدولة الحياة |
Ve %5'i, organizmaların doğru işleyişini izlemek ve düzenlemek için doğa teknolojisi tarafından tasarlandı. | Open Subtitles | و 5 في المئة تكنولوجيا داخلية مصممة لتنظيم ورصد الأداء الصحيح للكائن الحي |
Yani bilinçsiz önyargılar zihnimizdeki ortaklıklar ile ilgili, beyninizin bilgiyi düzenlemek için kullandığı kısa yollar, yüksek ihtimalle farkındalığınız dışında, bilinçli inançlarınızla mutlaka aynı hizada olmaz. | TED | إذًا التحيز اللاشعوري يعود إلى الروابط التي نملكها في عقولنا، الطرق المختصرة التي تستخدمها عقولكم لتنظيم المعلومات، على الأرجح خارج نطاق وعيكم، ليس من الضروري أن تتوافق مع معتقداتكم الراسخة. |
1998 Mayıs'ında, CFTC türev ürünleri düzenlemek için bir öneride bulundu. | Open Subtitles | فى مايو 1998 أصدرت لجنة التجارة فى السلع بأسعار مستقبلية مشروع قرار لتنظيم المشتقات أو الاستثمار البديل derivatives |
Bakalım anlamış mıyım: Casey'ye sahte cenaze düzenlemek için devlet imkânlarını kullanmak istiyorsunuz. | Open Subtitles | لنفهم هذا بشكل صحيح، تريدون استخدام مصادر الحكومة لتنظيم جنازة مزيفة للعقيد (كايسي) |
Ahlak Üzerine. " "İnsanlar dünyayı düzenlemek için değerler sistemi yaratırlar. " "Haz iyidir, acı kötüdür. " | Open Subtitles | "يخلق الإنسان نظامٌ قيّم لتنظيم العالم، السعادة جيّدة، الألم سيّء، الإحسان جيّد، القتل سيّء" |
Onun eşyalarını düzenlemek için geldim. | Open Subtitles | لقد جئت لترتيب أمورهم |
Masayı düzenlemek için çok çalıştım. | Open Subtitles | -لقد عملت بجد لترتيب هذه الطاولة |