| Merhem, ilaç mümessillerinin dağıttığı numunelerden. | Open Subtitles | حجم أنبوب يتسق مع عينات الأطباء بتوزيع لمرضاهم. |
| Sarayda onur dağıttığı söyleniyor. | Open Subtitles | هو شيئا ما لفعله بتوزيع الشرف في القصر |
| Polis, dün dağıttığı fotoğrafın itibarı düşmüş milyardere ait olduğuna inandığını söyledi. | Open Subtitles | الشرطة قامت بتوزيع الصور أمس |
| Şu anda Jeff'in dağıttığı notalar biter bitmez geri verilmek üzere... | Open Subtitles | الآن الجداول التي يوزعها جيف يجب أن تسلم بالاستنتاج أن |
| - Portfolyom bankaların bedavaya dağıttığı takvimlere benziyor. | Open Subtitles | اعني , ان صوري تبدو وكانها واحده من التقويمات التي يوزعها المصرف مجانا |
| Jaha'nın dağıttığı şeyler hakkında konuşmamız gerek. | Open Subtitles | علينا التحدث بخصوص تلك الأشياء التي يوزعها (جاها) |