Biliyor musun, Picasso da aynı şekilde başlamış, öksürmeden ama. | Open Subtitles | أتعلمين لقد سمعت أن بيكاسو بدأ بنفس الطريقة بدون السُعال |
Belki de insanlarda da aynı şekilde çalışıyor. | TED | إذاً رُبما نجح الأمر على البشر بنفس الطريقة |
Devlet hizmetlerinin sunumu da aynı şekilde değişiyor. | TED | تتغير طريقة توصيل الخدمات الحكومية بنفس الطريقة. |
Bryce, orada yatan sen olsaydın da aynı şekilde düşünürdün herhâlde. | Open Subtitles | رائع... أفترض بأنّكَ ستحظى بنفس هذا الشعور لو كنتَ مستلقياً هناك ؟ |
Peki, bunu Andre Ricks'e de söyleyeceğim. Eminim o da aynı şekilde hissedecektir. | Open Subtitles | حسناً, سوف آخذ تلك الروح المُخاطرة بالحسبان أنا متأكد من أن لديه نفس الشعور. |
"Lütfen, ama lütfen başkalarıyla da aynı şekilde buluşma." | Open Subtitles | لكن من فضلك ,آه من فضلك" "لا تقابلي الآخرين هكذا |
Krallık'ı da aynı şekilde temsil etmenizden onur duyacağını söyledi. | Open Subtitles | قال أنه سيتشرف بوجودك لتمثّل المملكة بشكل لائق |
O zaman da aynı şekilde coğrafi açıdan ayrışmıştı - tıpkı bugünkü gibi - ve ABD tarihinde çoğunlukla bu şekildeydi. | TED | كان يحددها جغرافية المكان قديمًا بنفس الطريقة المخيفة تقريبًا كما هي اليوم، وكانت كذلك معظم الوقت طوال تاريخ أمريكا. |
Size bazı algısal yanılsamalar göstermek istiyorum, ya da aynı şekilde verdiğimiz kararlardaki yanılsamaları. | TED | لذا أريد أن أعرض عليكم أوهام معرفية، أو أوهام إتخاذ القرار، بنفس الطريقة. |
Fakat bitkiler de aynı şekilde çalışır, böcekler de aynı şekilde çalışır ve bu elma da aynı şekilde çalışır. | TED | لكن النباتات تعمل بنفس الطريقة والحشرات تعمل بنفس الطريقة، وهذه التفاحه تعمل بنفس الطريقة. |
O babama da aynı şekilde davrandı ki o sanatçı falan değil, yaşlı bir adamdı. | Open Subtitles | لقد تصرف بنفس الطريقة مع أبي لكن أبي لم يكن فنانا على الاطلاق |
Hindistan'ın da aynı şekilde paramparça olduğunu görmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أرى الهند مفجرة إلى أشلاء بنفس الطريقة |
Yere bırakmak da aynı şekilde, bir dizinizi yere koyuyorsunuz ve kalası yere bırakıyorsunuz. | Open Subtitles | بنفس الطريقة انزله، إحدى الركبتين على الارض وألقه. |
Başında sert bir cisimin neden olduğu bir yara var ve son iki ay içinde Ozona'da aynı şekilde öldürülen ikinci çocuk. | Open Subtitles | ضربة قوية الى الرأس انه ثاني صبي في اوزونا يموت بنفس الطريقة خلال شهرين |
Bence senin senaryona da aynı şekilde hayran kalacaktır. | Open Subtitles | سأخبرك أمراً, إنه سيولع بالسيناريو الخاص بك بنفس الطريقة, حسناً؟ |
Kendi istediğim hayatı yaşayamamış olabilirim ama torunlarım da aynı şekilde yaşayacaksa, Allah belamı versin. | Open Subtitles | ربما لم أعش حياةَ أريدها ولكن سأكون ملعونة لو أن أحفادي سيعيشون بنفس الطريقة |
Gelişimsel olarak, bu iki durum da aynı şekilde gelişir. Geç çocuklukla orta büyüme çağı arasında, bir gelişme meydana gelir, diğer bir deyişle her iki durumda ve her iki deneyde, hata oranında bir azalma meydana gelmektedir. | TED | تنموياً، نرى أن هاتين الحالتين تتطوران بنفس الطريقة تماماً. بين مرحلة الطفولة المتأخرة ومنتصف المراهقة، إذ نجد تقدّما وبمعنى آخر، نجد انخفاضا بمعدّل الأخطاء بكلا التجربتين في كلا هاتين الحالتين |
Yazar olarak, bir kurgu yazmanın en önemli parçalarından birisinin hikayedeki bir olayın diğer bütün olayları nasıl etkileyeceğini öğrenmektir. Korku da aynı şekilde işler. | TED | ككاتب, أستطيع إخباركم بأنها جزء كبير من الكتابة الرواية عبارة عن تعلم التنبؤ بكيف يمكن لحدث في القصة التأثير على جميع الأحداث الاخرى الخوف يعمل بنفس الطريقة |
Bryce, orada yatan sen olsaydın da aynı şekilde düşünürdün herhâlde. | Open Subtitles | أفترض بأنّكَ ستحظى بنفس هذا الشعور لو كنتَ مستلقياً هناك ؟ أنظري... |
Peki, bunu Andre Ricks'e de söyleyeceğim. Eminim o da aynı şekilde hissedecektir. | Open Subtitles | حسناً, سوف آخذ تلك الروح المُخاطرة بالحسبان أنا متأكد من أن لديه نفس الشعور. |
"Lütfen, ama lütfen başkalarıyla da aynı şekilde buluşma." | Open Subtitles | لكن من فضلك ،آه من فضلك" "لاتقابلي الآخرين هكذا |
Krallık'ı da aynı şekilde temsil etmenizden onur duyacağını söyledi. | Open Subtitles | قال أنه سيتشرف بوجودك لتمثّل المملكة بشكل لائق |