Garcia'nın da dediği gibi zaman kapsülü olayı bütün haberlerde. | Open Subtitles | أعني,كما قالت غارسيا قضية الكبسولة الزمنية هذه كانت في الأخبار |
June'un da dediği gibi, bugün bir projeyi anlatmak için buradayım. İkiz kızkardeşimle birlikte son üç buçuk senedir üzerinde uğraşıyoruz. | TED | أنا هنا اليوم، كما قالت جون، لأتحدث عن مشروع نقوم به أنا و شقيقتي التوأم طوال الثلاث سنوات والنصف الماضية. |
Şu çavuşun da dediği gibi, bu daha birinci günümüz. | Open Subtitles | كما يقول العريف هناك انه اليوم الأول فقط |
Başkanın da dediği gibi, bir işe yaramam iyi gelir. | Open Subtitles | وكما قال العمدة، سأستفيد من إسداء تلك الخدمة. |
Adaleti engellemeye çalışmıyorum ancak bu genç adamın da dediği gibi bu bir saçmalık. | Open Subtitles | أنا لا أسعى لعرقلة العدالة ولكن مثلما قال هذا الشاب ، هذه مهزلة |
Dostum, vaktiyle elektronik mağazasında çalışırdım, ama Cyrus'ın da dediği gibi. | Open Subtitles | يا رجل، كنت أعمل في متجر للإلكترونيات لكن كما قال سيريوس |
Joan'un da dediği gibi, biz arkadaşız ve arkadaşlar araya şehveti sokmadan birbirleriyle vakit geçirirler. | Open Subtitles | كما تقول جوان ، نحن أصدقاء والأصدقاء يمكنهم أن يقضوا الوقت صحبة بعضهم البعض بدون تلهف جنسي |
Allison'ın da dediği gibi Global'in tüm kaynakları emrinde. | Open Subtitles | أعني، مثلما قالت آليسون بأن لديه كل أنواع الموارد .. تحت تصرفه، إذاً |
Sarah'nın da dediği gibi bitkiler öyle yüksek ki, burada olduğumuzu anlamazlar. | Open Subtitles | كما قالت سارة أوراق الشجر تخبئك عن الحيوانات |
Onun da dediği gibi, sadece akademik sebeplerden oradaydı. | Open Subtitles | تعلم , كما قالت إن الأمر يتعلق بالأكاديميين فقط |
Büyükannem Anita'nın da dediği gibi, iyi bir ağacın bir sürü dalı vardır. | Open Subtitles | كما قالت جدتي أنيتا الشجره الجيده لديها الكثير من الاغصان |
Ve bu Ann Cooper' ın da dediği gibi, bu yalnız bir sosyal adalet meselesi değil -- tabii ki tamamıyla haklı -- aynı zamanda bir küresel kurtuluş meselesi. | TED | وهذه قضية محورها العدالة الإجتماعية، كما قالت آن كوبر-- وبالطبع هي محقاً تماماً-- لكنها أيضاً قضية نجاة كونية. |
Evlilik danışmanımın da dediği gibi, gerçekten iyi gidiyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يحسنون العمل كما يقول مستشاري للمشاكل الزوجية |
Benim fikrim, onun da dediği gibi, sessizce etrafa bakma ve sırada ne yapacağımızı öğrenmek için telefonu bekleme. | Open Subtitles | رأيي هو أن نتنزه بهدوء كما يقول وننتظر اتصاله لنعرف ما يجب أن نفعله بعد ذلك |
Bana kalırsa, onun da dediği gibi adam akıllı şehri gezelim ve bir sonraki görevin ne olduğunu öğrenmek için telefonunu bekleyelim derim. | Open Subtitles | رأيي هو أن نتنزه بهدوء كما يقول وننتظر اتصاله لنعرف ما يجب أن نفعله بعد ذلك |
Beklemek zorundasın. Doktorun da dediği gibi dört ile altı hafta arası. | Open Subtitles | حسنا، سيكون عليك أن تنتظر وكما قال الطبيب، من 4 إلى 6 أسابيع |
Diktatörler dünyayı yönetiyor, nüfus milyonlarla katlanıyor, denizlerde balık kalmadı, Kuzey Kutbu eriyor, ve son TED Prize kazananın da dediği gibi, hepimiz şişmanlıyoruz. | TED | لنكن واقعيين ، لديك طغاة يحكمون العالم، عدد السكان ينمو بالملايين، لا يوجد المزيد من الاسماك في البحر, القطب الشمالي يذوب وكما قال اخر فائز بجائزة تيد, جميعنا نزداد سمنة. |
Hayır ama ölümlerine kadar bir savaş olacak, onun da dediği gibi. | Open Subtitles | لا, ولكنه سوف يكون قتال حتى الموت, مثلما قال |
Warren Buffett'ın da dediği gibi kimin peşine polis arabası takıp 800 kilometre takip ettirirsen ettir elbet ceza yiyecektir. | Open Subtitles | مثلما قال وارين بافيت دع سيارة بوليس في أثر أي أحد لمسافة 500 ميل وسيحصل علي مخالفة بالتأكيد |
Tom'un da dediği gibi nefes almamızı mümkün kılan varlıkların neredeyse yarısını öldürmek büyük mesele. | TED | ونعم، كما قال توم، قتل ما يقارب نصف الكائنات التي تساعدنا على التنفس مشكلة كبيرة. |
Çünkü, Bruce Mau'nun da dediği gibi, "Her şey, başka her şeyle bağlantılı olduğu zaman, öyle ya da böyle, her şey önemli olur." | TED | لأنه كما قال بروس ماو ذات مرة: عندما يتم توصيل كل شيء إلى كل شيء آخر، فإن كل شيء ذو أهمية للأفضل أو للأسوأ". |
Bunlar çok dar alanlarda fazla pahalı olmayan ekipmanlar sağlayan dijital üretim laboratuvarları. Bu ekipmanlara erişimi olan insanlar hemen her şeyi yapabilirler, sloganda da dediği gibi. | TED | وهي معامل تصنيع رقمية والتي تتيح العمل بمساحة صغيرة ومعدات غير مرتفعة الثمن بدرجة كبيرة، سيتمكن الناس من استخدام هذه الأدوات ليستطيعوا القيام تقريبا بأي شيء، كما تقول العبارة. |
Evet, ateş etmeyin, onun da dediği gibi! | Open Subtitles | أجل ، لا تطلق النار ، مثلما قالت |
Onun da dediği gibi, herkesin bir çekiç veya kapı koluna ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | حسنا ، كما كان يقول : دائما ما يحتاج الناس لمطرقة و مقبض أبواب |