Jiletli telin, daha aydınlık bir yarının umutlarını kestiği, uzun beton duvarlarla, çelik parmaklıklarla çevrili. | TED | محاطا بجدران خرسانية عالية، وقضبان فولاذية، حيث تبرع الأسلاك الشائكة في قطع طريق أحلامنا نحو غد أكثر إشراقاً. |
İnan bana gelecek o kule olmadan çok daha aydınlık. | Open Subtitles | صدقيني، سيكون المستقبل أكثر إشراقاً بدونه |
Benim görevimdeki insanların görevi ise gelecekte daha aydınlık şeylerin yaşanması için kanal açmaktır. | Open Subtitles | ووظيفة الناس الذين في منصبي بتوجيه المستقبل إلى شئ أكثر إشراقاً |
Bu yüzden Kailash'ta cenaze törenleri daha aydınlık bir geleceğin habercisidir. | Open Subtitles | حتى الدفن في سماء كالاش يسهم في خلق مستقبل اكثر اشراقا |
Benim bir tanem gibi görünüyorsun. Bir kadın olunca dünya daha aydınlık görünür. | Open Subtitles | أنظروا الي صغيرتي اصبحت امراه العالم امامك اصبح اكثر اشراقا |
daha aydınlık bir yere gitmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد الذهاب لمكان بإضاءة أكبر |
daha aydınlık bir yere gitmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد الذهاب لمكان بإضاءة أكبر |
Sanki tüm hayatım karanlık gibi ve... sen varken her şey daha aydınlık oluyor. | Open Subtitles | وعندما تكونين معي تكون حياتي أكثر إشراقاً |
Sonra başka bir güç ortaya çıktı daha aydınlık bir güç ve karanlığı gönderdi. | Open Subtitles | تظهر قوّة أخرى... ، أكثر إشراقاً... لإعادة الظلمة إلى مكانها... |
Varlığın şehri daha aydınlık kıldı. | Open Subtitles | جعلتي المدينة أكثر إشراقاً بحضوركِ |