daha heyecan verici şey ise gelecek çok veri olması. | TED | وما هو أكثر إثارة أن هناك المزيد من البيانات القادمة |
Yine de en nihayetinde hukukun benim için daha heyecan verici olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | تعادل القوى أنا أعلم في النهاية أن القانون سيكون أكثر إثارة بالنسبة لـي |
Bence bu bir sonraki milyar dolarlık şirkete yatırım yapmaktan çok daha heyecan verici. | TED | وأعتقد أنّ هذا أكثر إثارة بكثير من مجرّد الاستثمار في الشركة الناشئة التالية بقيمة مليار دولار. |
Sağlıklı olmanın yanı sıra, çok daha heyecan verici ve çeşitli. | TED | وهي بجانب كونها صحية هي أكثر إثارة للإهتمام وتنوعاً |
Çünkü tanımadığın biriyle yatmaktan, daha heyecan verici başka bişey yok. | Open Subtitles | لانة لا يوجد اكثر اثارة من اقامة علاقة مع شخص غريب |
Tanrım, daha heyecan verici bir şeyler bekliyorum senden. | Open Subtitles | يا إلهي , عليك ان تخبرني شيئاً اكثر اثارة |
Ayrıca, gizli olması daha heyecan verici. | Open Subtitles | وبالإضافة ، إن كان سراً ، فهو أكثر إثارة |
İçinde bir insanın büyüdüğü bilmekten daha heyecan verici başka bir şey olamaz. | Open Subtitles | أنتما لا تفهما. لا شيء أكثر إثارة... من معرفة وجود بشري ينمو بأحشائكِ. |
daha heyecan verici haberler de var ama sanırım babanız size bunu kendisi söylemek isteyecektir. | Open Subtitles | حتى أنه يوجد أخبار أكثر إثارة لكنني أعتقد أن أباكما يود أن يخبركما بذلك بنفسه |
Başkasının hayatıyla kumar oynamaktan daha heyecan verici. | Open Subtitles | الأمر أكثر إثارة بكثير من المقامرة مع الآخرين |
Huzur evinde nenemle yemek yemek, bu herifle yemekten daha heyecan verici. | Open Subtitles | تناول طعام العشاء في دار المسنّين مع جدّتي أكثر إثارة من هذا الرجل |
Başkasının hayatıyla kumar oynamaktan daha heyecan verici. | Open Subtitles | الأمر أكثر إثارة بكثير من المقامرة مع الآخرين |
Bir sigorta şirketini tökezletmekten daha heyecan verici birşey olamaz. | Open Subtitles | لا شيء أكثر إثارة من ملاحقة شركة تأمين |
Gerçek şeyler bir kasetten daha heyecan verici değil midir? | Open Subtitles | يسن وأبوس]؛ ر الشيء الحقيقي أكثر إثارة من الشريط؟ |
daha heyecan verici birşey düşünemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أفكر بشيء أكثر إثارة |
- daha heyecan verici faaliyetler için geldik sanmıştım. | Open Subtitles | -ستكون وسيلة الشحن و النقل -لقد ظننت أنك أتيت بي هنا لأهداف أكثر إثارة |
Müşteriler artık daha heyecan verici bir şeyler arıyor. | Open Subtitles | أنها تريد أن ترى شيئا أكثر إثارة. |
daha heyecan verici olan: "Bu sezon bu rengi beğendim" | Open Subtitles | أكثر إثارة ليقول: "أنا أحب هذا اللون هذا الموسم" |
Acıdan daha şehvetli ve aşağılanmaktan daha heyecan verici hiçbir şeyin olmadığını. | Open Subtitles | - انه لا شيء اكثر شهوانية من الالم انه لا شيء اكثر اثارة من الاهانة |
Babasından çok daha heyecan verici değil mi? | Open Subtitles | - اكثر اثارة من ابيه. |