Yaptığı her reklamı inceledim. Ve gördüğüm kadarıyla stüdyodan ayrıldığına dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | لقد تابعت كل لقاء ظهرت فية وفي كل مرة لاحظت انه لا يوجد دليل على انها غادرت الاستديو ابدا |
Yani senatörün parayı geri aldığına dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | إذن لا يوجد دليل أن السيناتور تلقى ذلك المال |
Ağır madde kullanımına ya da damardan aldığına dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | ليس هناك دليل على مواد أثقل أو استخدام المخدرات عن طريق الحقن. |
Julia, kardeşinin yanında biri olduğuna dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | سيدتي ليس هناك دليل لوجد شخص كان مع أختكِ |
Gömüldüğüne dair hiçbir kanıt yok, şerefsiz! | Open Subtitles | ليس ثمة دليلٍ على دفنه ايها الأحمق! |
Gömüldüğüne dair hiçbir kanıt yok, şerefsiz! | Open Subtitles | ليس ثمة دليلٍ على دفنه ايها الأحمق! |
Bu belgenin gerçek olduğuna dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | اجعلوا الأسقف يشنق لا يوجد دليل على صدق هذا الكلام إنه كذب |
Bu belgenin gerçek olduğuna dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | اجعلوا الأسقف يشنق لا يوجد دليل على صدق هذا الكلام إنه كذب |
Ray, kulübündeki güvenlik kameraları kayıtlarını inceledi ve Charlotte ile Patrick'in beraber olduğuna dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | راي لديه صور الأمن من ناديك و لا يوجد دليل ان شارلوت و باتريك كانا معا |
Ve alkolik bekar bir baba tarafından büyütülmüş başka bir reçete olduğuna dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | و لقد رباه أب وحيد مدمن على الكحول و لا يوجد دليل على أي أدوية موصوفة |
4. sınıftan beri aralarında bağlantı kurduklarına dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد دليل على اى تواصل بينهما منذ الصف الرابع |
Yani, Charlie'nin öldüğüne dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | يعني، انه لا يوجد دليل أن تشارلي مات من أي وقت مضى. |
Uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğimize ya da örtbas ettiğimize dair hiçbir kanıt yok ki. | Open Subtitles | ليس هناك دليل على عمل متعمد أو التغطية عليه |
Bunun işe yaradığına dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | الذي كنا معتادين عليه كتجمّعات سكانيّة". حسناً، ليس هناك دليل على أنّها أجدت نفعًا، |
Miranda Roman'ın orada kaldığına dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | ليس هناك دليل أنّ (ميراندا رومان) قد مكثت هناك على الإطلاق. |
Pack'in Danny'ye saldırdığına dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | . ليس هناك دليل على أن (باك) هاجم (داني) |
Şahsi fikrime göre Pentagon ya da çevresine herhangi bir uçağın düştüğüne dair hiçbir kanıt yok ve enkazda bulabileceğiniz parçaların hepsi elinizle kaldırabileceğiniz büyüklükte. | Open Subtitles | مِنْ تفتيشِي المُقرّبِ، ليس هناك دليل a طائرة بَعْدَ أَنْ تَحطّمتْ أي مكان قُرْب وزارة الدفاع الأمريكيةِ وكما أَقُولُ، القِطَع الوحيدة تَركتْ بأنّك يُمْكِنُ أَنْ تَرى صغيرة بما فيه الكفاية بأنّك يُمْكِنُ أَنْ تَرتفعَ في يَدِّكَ بعد فترة قليلة من الضربةِ، وكلاء حكوميون إلتقطَ حطاماً وحَملَه مِنْ. |
Ama senin K-20 olmadığına dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | لكن ليس هناك دليل أنك لست (ك-20). |