İşte oldu. Gezegenin herhangi bir yerinde, kozmik radyasyonda bir dalgalanma olursa, anında öğreneceksiniz. | Open Subtitles | هنا، إذا وجد أي إندفاع لإشعاع كوني في أي مكان، ستعرف |
Yeni hibrid türbin motoru test ediyordum, ve güç hücresinde bir dalgalanma oldu. | Open Subtitles | كنتُ اختبر مُحرّك توربين هجين جديد، وكان هناك إندفاع حاد بخلية القوّة. |
Aşkın heyecanında ve belirsizliğinde yıkım ya da dalgalanma olmayacak. | Open Subtitles | لن يكون هناك أي تدمير لا تقلب أيا من الشكوك ومشاعر الحب. |
"Elektrik sisteminde bir dalgalanma saptadım." | Open Subtitles | اكتشفت وجود اندفاع " " في النظام الكهربائي " ! |
Naqahdah reaktöründeki güç çıkış sisteminde bir dalgalanma gibi görünüyordu. | Open Subtitles | يبدو أن هناك تذبذب في الطاقة في المدار الخارجي لمفاعل الناكودا |
Suya bir taş attığında meydana gelen dalgalanma gibi. | Open Subtitles | مثل الموجات المتتالية عندما ترمي حجر في الماء |
Işıkları, atmosferimizdeki türbülans içinde yol alırlar ve bir çeşit dalgalanma efekti oluştururlar. | Open Subtitles | ضوئها يسير بغير انتظام داخل طبقتنا الجوية ناتجا ناثيرات متموجة |
Ama mikrodalga arka planın ulaştığı çok uzaklarda, bu tür tuhaf bir dalgalanma görüyorlar. | TED | لكن الذي يرونه، بعيدا في الأقاصي من خلفية الميكروويف، هو هذا النوع الغريب من التموج. |
Çakıl taşlarını bir gölete attığınızı düşünün: dalgalanma yayılıp üst üste bindikçe bir örüntü oluşur. | TED | تخيل إسقاط حصى داخل بركة: حيث أن مع انتشار التموجات وتداخلها، تتشكل أنماط. |
Diane Langston geçen hafta, epinefrin ve stres hormonları açısından önemli bir dalgalanma yaşamış. | Open Subtitles | ديان لانغستون " عانت إندفاع كبير " للـ " إيفينيفرين " وهرمونات الضغط في الأسبوع الماضي |
Hiç yararı yok. Elektromanyetik dalgalanma verileri yaktı. | Open Subtitles | -لا جدوى، لابد وأن إندفاع الطاقة أحرق البيانات . |
Solucan deliği bağlantı kurduğu zaman, enerji alanında bir dalgalanma oldu. | Open Subtitles | حين تم وصل الثقب الدودي كان هناك تقلب جامح في حقل الطاقة |
Olan şey, belli belirsiz dalgalanma yapan bir şeyin, küçük bir kuantum dalgalanmasının bizim galaksimiz haline gelmesi. | Open Subtitles | ما يحدث هو، الى حد ما كَان تقلّب صغير، تقلب كمي صغير، يصبح مجرتنا. |
Korelev kayıtları halkaların, Ori gemisinin kalkanındaki silah ateşleme sırasında oluşan dalgalanma sırasında nükleer bomba ışınlamak için kullanıldıklarını gösteriyor. | Open Subtitles | سجلات الـ "كوروليف" أشارت أنه كانت هناك محاولة لإستخدام الحلقات "لإيصال رأس نووي عند تقلب دروع سفن "الأوراي الذي يتزامن مع إطلاق نيران أسلحتهم الرئيسية |
"Elektrik sisteminde bir dalgalanma saptadım." | Open Subtitles | اكتشفت وجود اندفاع " " في النظام الكهربائي... " |
Bir tür elektriki dalgalanma. | Open Subtitles | اندفاع كهربائي من نوع ما.. |
Kesinlikle bir çeşit dalgalanma oldu. | Open Subtitles | - حصل اندفاع فى القدرة. كولينز... |
- Kapasitör doldu. - Tamam. Donnie, bir tanesinde hafif dalgalanma var. | Open Subtitles | البطارية محملة لدينا تذبذب بالقسم 1 |
Donnie, bir tanesinde hafif dalgalanma var. | Open Subtitles | (دوني) , لدينا تذبذب في القسم 1 |
Ufak bir dalgalanma bile hayatımızı etkileyebilir. Yalan! | Open Subtitles | حتى هذه الموجات يُمكنها أنّ تتـوسع وتـوثر على حياتنا |
Son olarak, Mosasorlar, bunlar dalgalanma şeklinde hareket ettiler, aynı yılan gibi. | Open Subtitles | Mosasaurs ثم بعدها ، الـ التي تستخدم حركات متموجة في السباحة مثل... الثعبان |
Evet, dalgalanma etkisi. Ne olmuş? | Open Subtitles | نعم ، تأثير التموج ، ماذا عنه ؟ |
Onu dans ederken görürse dalgalanma etkisi sınırına gelirsin. Ne? | Open Subtitles | كل ما يحتاجهُ هو أن يرى رقصها فستصل لحدكَ من التموجات |