"dalton'un" - Translation from Turkish to Arabic

    • دالتون
        
    Dalton'un sinirleri vardı. Öldürme Yetkisi'nde serseri bir ajanı oynuyordu. Oldukça sinirliydi. Open Subtitles دالتون كان لديه ميزة , ورخصته للقتل لقد كان عميل شرير , كانت هذه ميزة
    - Dalton'un yeri bulundu mu? Olumsuz. Safiye'yi konuşturduysa, Safiye'nin görüşeceği kişiye gidecektir. Open Subtitles هل تعلمون موقع دالتون ؟ اذا حصلت على شيء منها فسوف تتجه
    Mathers, yüreğini ferahlatmaya çalışıyordu ama Dalton'un bedeni çoktan çürümeye yüz tutmuştu bile. Open Subtitles ماترز ) يملك قلبا نقياً ) لكن لحم ( دالتون ) افسد اسنانه
    Muamma olmayan tek sey Dalton'un avukatlik bürosu için hirsi. Open Subtitles " شيء واحد واضح هو مستقبل "دالتون وهو مكتب الأدعاء العام
    Bunun, Dalton'un taşkınlıklarıyla ilgisi olmayabilir ama onun yaşındaki gençlerin kolay etkilenebilir olduğu konusunda ikaz etmek isterim seni. Open Subtitles لا أقول أن لها علاقة بثورة الفتى (دالتون) و لكني لا أعتقد أنني مضطر أن أحذرك من أن فتيان بمثل عمره يتأثرون بسرعة
    Kelly Dalton'un kaçırıldığı yer. Open Subtitles هناك اختطفت كيلي دالتون
    Bay Dalton'un penası çamaşır makinesinin dibinde bir cesetle beraberdi. Open Subtitles ريشة السيد (دالتون) انتهى بها المطاف في آلة الغسيل مع الجثة
    Erik Dalton'un otel odası, harika bir cinayet mahalli. Open Subtitles غرفة (إريك دالتون) رهان جيد لمسرح الجريمة
    - Senin Richard Cole ile, Erik Dalton'un otel odasında kavga ettiğini biliyoruz. Open Subtitles -نعلم أنك و(كول) تعاركتما في غرفة (إريك دالتون )
    Daha sonra Erik Dalton'un partisinde Cole gülmeye başladı. Open Subtitles ثم في حفلة (إريك دالتون) بدأ (كول) بالضحك سخرية
    Cam dedi ki; Dalton'un otel odasındaki alının üzerinden alınan etmiyordu kan damlası analizi hiç bir ilaç kullanımını işaret etmiyormuş. Open Subtitles قالت (كام) أن تحليل رشة الدماء لم تظهر أي علامات جرّ على السجادة من غرفة (دالتون)
    - Tamam. Dalton'un partisinden hemen sonra Cole'nin odasına girip, gitarını çaldım. Open Subtitles بعد حفلة (دالتون)، تسللت إلى غرفة (كول) وأخذت الغيتار
    48 yaşındaki Rebecca Dalton'un kredi kartı ile ödenmişler. Open Subtitles وجّهت إليهم تهمٌ ببيع "أميكس" يخصّ (ريبيكا دالتون) ، في الـ 48
    Şuna bakın. En zengin 500 listesinde 2005'te Rebecca Dalton'un kocası da basın imparatoru olarak varmış. Open Subtitles أنظري لهذا. "فورتشن 500" من قوائم زوج (ريبيكا دالتون)
    Ben Bayan Dalton'un avukatı Michael Grant. Open Subtitles أنا محامي السيّدة (دالتون) (مايكل غرانت)
    Rebecca Dalton'un bulunduğu yerleri öğrendim. Open Subtitles إستطعتُ أن أؤكّد مكان وجود (ريبيكا دالتون)
    - Çocuklar, Dalton'un müdürüyle irtibata geçtim. - Sebastian beni neredeyse kör ettiğinde de geçmiştiniz, o zaman ne yapmıştı? Open Subtitles لقد اتصلت على مدير [مدرسة [دالتون
    Dalton'un bu civarda çalışan bir arkadaşı sayesinde. Open Subtitles " صديق لي " دالتون كان يعمل مع الدائرة
    Kono'yla Grover, Dalton'un evini kontrol etsin? Open Subtitles (وأمر (كونو) و (غروفر) بتفتيش منزل (دالتون حسناً؟
    Bu sabah Dalton'un ülkeden kaçırmaya çalıştığı belleği ele geçirmeye çalışırken üç insan öldürdü. Open Subtitles ،قتلت ثلاثة أشخاص هذا الصباح محاولة أخذ الذاكرة المحمولة التي حاول (دالتون) تهريبها من البلد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more