Polonya'daki dayanışmanın bir parçasıydı, bu dayanışma hükûmet tarafından kaba-kuvvet ile baskılanan pasit bir sosyal değişim hareketiydi. | TED | كان جزءًا من حركة التضامن فى بولندا، التي كانت حركة سلمية من أجل التغيير الاجتماعي التي قمعتها الحكومة بعنف. |
Ayrıca sendika birlikleri dayanışmanın önemini ve birlikte hareket etmenin gücünü anlayan üyelerle dolu. | TED | تمتلئ القاعات النقابية بالأعضاء الذين يدركون أهمية التضامن وقوة العمل الجماعي. |
Acı ve sefaletin karşısında milyonlarca sivil toplum kuruluşları, insanlar arasındaki dayanışmanın ulusların bencilliklerinden çok daha güçlü olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | في مواجهة البؤس والمعاناة الملايين من المنظمات العالمية تثبت هذا التضامن بين البشر اللذي يجب ان يطغى على الأنانية بين الشعوب |
İki profesyonel arasında oluşmuş bir dayanışmanın verdiği mutluluğu. | Open Subtitles | رضا خلق التضامن بين اثنين من المهنيين. |