"dayanan" - Translation from Turkish to Arabic

    • مبنية
        
    • أساس
        
    • مستندة
        
    • مبني على
        
    • بناءً
        
    • تعتمد
        
    • يعتمد
        
    • بتحملهم
        
    Einstein ve de Broglie'nin atomu geleneksel yolla açıklamalarına rağmen radikaller, 1924'te, Bohr'un kuantum atlamalarına dayanan yeni bir teori ortaya attılar. Open Subtitles في عام 1924 و في تحدٍ لتفسير أينشتاين و دي برولي التقليدي للذرة يضع المتطرفون نظرية جديدة مبنية على قفزات بور الكمية
    Fakat bu benlik, başkalarının projeksiyonlarına dayanan bir projeksiyon. TED لكن النفس هي امتداد. مبنية على توقعات الناس الآخرين.
    Gelmeseler bile, onların nasıl olduğu tecrübesine dayanan bir plan yapabiliyor olmamız gerekiyor. TED وحتى إن لم تأت، يجب أن نكون قادرين على التخطيط إن جاءت على أساس تجربتنا لما كانت عليه.
    Bir keresinde, Fransız İhtilali'ne dayanan bir şarkı bestelemiştim. Open Subtitles في مرة قمت بكتابة مسرحية موسيقية كاملة قصتها مستندة من الثورة الفرنسية امم ..
    Üzerinde çalışılması gereken birçok detay olduğu aşikâr ancak bu bizleri bir servetten miras kalan avantajlardan ve eşitsizlik konusunda süre gelen davranışsal anlatılardan uzaklaştıran daha yapıcı çözümlere doğru işlevsel rollere dayanan bir politika önerisidir. TED هنالك بالتأكيد تفاصيل عديدة للعمل عليها. لكنه اقتراح سياسة مبني على الأدوار الفعالة والمزايا الموروثة للثروة ما يبعدنا عن حالة دعم وضع تفسيرات سلوكية لعدم المساواة نحو حلول أكثر تنظيمية.
    Her geçidin, ana gezegeninin uzaydaki yerine dayanan bir adresi var. Open Subtitles حسناً كل بوابه لها عنوان بناءً على موقع الكوكب فى الفضاء
    Ve işte böylelikle, yıllardır göz takibine dayanan bu yeni teknolojileri geliştirmekteyiz. TED لذلك خلال الأعوام الماضية الكثيرة كنا نقوم ببناء هذه التكنولوجيا الجديدة التي تعتمد على تتبع العين.
    Bu felsefi bir ifade değil, sadece bilim fizik, kimya, ve biyolojiye dayanan. TED هذا ليس كلاما فلسفيا، هذا فقط علم يعتمد على الفيزياء، والكيمياء وعلم الأحياء.
    Bu sorulara dayanan yeni bir uygulama başlattık ve dünyada test ettik. TED بدأنا ممارسة جديدة مبنية على هذه الاسئلة، فأجرينا اختباراً في انحاء مختلفة من العالم
    İlk fikir: Derin bilgiye dayanan haberlere ihtiyacımız var. TED الفكرة رقم واحد: نحن بحاجة إلى أخبار مبنية على معرفة عميقة بالميدان.
    Size gerçekçi, delillere dayanan, ve hatta avukatça bir vaka sunmak istiyorum, işimizi nasıl yönettiğimizi yeniden düşünmek için. TED أريد أن أقدم حالة قوية، مبنية على أدلة، وإن كنت أجرؤ حالة تتسم بروح المحاماة، لنعيد التفكير بكيفية إدارة أعمالنا.
    Sonuç: Güce, şiddete, korkuya ve bağımlılığa dayanan bir uygarlıktan başka bir şey değil. Open Subtitles و النتيجة كانت حضارة مبنية على القوّة و التّسلط و الخوف و الاتّكال
    Evrim temeline dayanan bir cevap sana uyar mı? Open Subtitles هل توافق على إجابة مبنية على أساس سلم التطور؟
    Bazılarını ebediyen yabancı olarak işaretleyen kan ve toprağın tehlikeli efsaneleri yerine sivil din herkese sadece katkının, katılımın, dahil olmanın evrensel öğretilerine dayanan bir aidiyet yolu sunuyor. TED فبدلًا من الخرافات الهدامة عن الدم والأرض التي تحدد البعض على أنهم غرباء إلى الأبد، يمنح الدين المدني الجميع طريقًا للانتماء فقط على أساس العقيدة العالمية للمساهمة والمشاركة، والتضمين.
    Dürüst temellere dayanan bir dilekçe göndereceğim.Dini inançlar ile birlikte. Open Subtitles سأقدم إلتماس على أساس رفض الخدمة العسكرية لأسباب دينية .
    Dürüst temellere dayanan bir dilekçe göndereceğim.Dini inançlar ile birlikte. Open Subtitles سأقدم إلتماس على أساس رفض الخدمة العسكرية لأسباب دينية . المعتقد الدينى
    Burada öylesine durup gerçeğe dayanan bilimsel bir saçmalığı öylesine sunmayacağım. Open Subtitles لَنْ أَقِفَ هنا، حاضر البعض egghead علمي حجّة مستندة على الحقيقةِ.
    Global gelgit şablonlarına dayanan bir denklem bulmuştu ve belirli bir sayı dizisine kafayı takmıştı. Open Subtitles جاءت بهذه المتتالية مستندة إلى انماط المد والجزر العالمية، وكانت تركّز اهتمامها على هذه المتتالية بعينها.
    Kesinliklere değil ihtimallere dayanan bir fizik. Open Subtitles نوعٌ مبني على الإحتمالات، وليس الحقائق.
    Mantığa dayanan bir açıklaması yok. Open Subtitles حسنا,الامر ليس مبني على الواقع
    Bu biraz sağduyu gibi gelebilir ki zaten öyle fakat bunun ötesinde mekansal hafızanızın çalışma yöntemine dayanan büyük bir bilim var. TED يبدو هذا منطقيا وهو كذلك ولكن هناك الكثير من العلوم لدعم هذه الفرضية بناءً على طريقة عمل الذاكرة المكانية لدينا
    Ayrıca isimsiz kaynaklara dayanan raporlara dikkat edin. TED وانتبه من التقارير التي تعتمد على مصادر مجهولة.
    Bizim teknolojimize dayanan bir sistemle çok daha düşük maliyet, daha yüksek çözünürlük ve daha ayrıntılı tıbbi görüntüleme sağlanabilir. TED لذا يمكن لنظام يعتمد على تقنيتنا أن يخفض تكاليف هذه الصورة بشكل ملحوظ، يحصل صورة بدقة أعلى، وحجمٍ أصغر.
    Ama uzun ve karanlık kışa dayanan İmparator penguen yavruları hayata bir adım önde başlıyor. Open Subtitles و لكن البطاريق بتحملهم الشتاء الطويل المظلم... قد أعطوا فراخهم بداية... .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more