Ucuz, kullanımı kolay olan malzemelere yoğunlaşmaları gerektiğini biliyorlardı ve DDT kullanımı üzerine yoğunlaşıldı. | TED | فاستعملوا أدواتٍ منخفضة الكلفة وسهلة الاستخدام وخاصةً مبيد الحشرات دي دي تي |
Sürekli DDT kullanıyorlardı, devletin piyasaya sürdüğü ve güvenli dediği bir kimyasal. | Open Subtitles | إنهم يقوموا برش مادة إسمها دي دي تي مادة كيميائية الحكومة صرحب بها و قالت إنها آمنــة |
Zaten 30 yıldan beri DDT ve kimyasal ilaçlarla zehirlenen Louisiana Pelikanı bu kez yok olma tehlikesinde. | Open Subtitles | "بعد 30 عاما من التلوث بمبيد "دي دي تي والمبيدات الاخري "اصبح "البجع" البني في "لويزيانا علي وشك الانقراض |
Mektup, Carson'un DDT'yi araştırmak için ihtiyaç duyduğu şeydi. | TED | دفعت الرسالة كارسون لتَتحرّى في أمر الدي دي تي. |
Buna ve diğer aksiliklere rağmen, ABD Tarım Bakanlığı ve kimya şirketleri DDT'nin faydalarını övdü. | TED | على الرغم من هذا وحوادث أخرى، أشادت وزارة الزراعة الأمريكية وشركات الكيماويات بفوائد الدي دي تي. |
Sekizinci ordu Japon sivillerin yardımına gereksinim duyduğunda işgalimiz sırasında yerel doktorların DDT uygulamasını istediler bizim adamlarımızın gözetiminde potansiyel bir tifüs salgınına karşı. | Open Subtitles | ذلك كان "دي دي تي"! عندما كان الجيش الثامن بحاجة للمساعدة من المدنيين باليابان وقت إحتلالنا لهم |
DDT'yi nereden bulabiliriz? | Open Subtitles | أين تظن أننا نستطيع الحصول على "دي دي تي"؟ |
Tamam, Rachel Carson ve DDT hakkında da konuşabilirdik, ama biliyoruz ki bu sizin için de benim için de iyi olmaz. | TED | حسناً , نستطيع التحدث عن ريتشيل كارسون و دي دي تي ( مبيد حشري ) لكننا نعلم أنه لم يكن جيداً لي ولك |
Yazar ölümleri için imha edicileri, DDT adlı böcek ilacını yakındaki bir bataklığa püskürtmekle suçladı. | TED | حمّل صاحب الرسالة مسئولية مماتهم لمُبيد الحشرات المعروف بالـ"دي دي تي" الذي رَشّه رجال مكافحة الحشرات على مستنقع مجاور. |
Denedim. DDT var mı sende? | Open Subtitles | جربت هذا هل لديك أي "دي دي تي" هناك ؟ |
DDT sinekleri öldürüyor. | Open Subtitles | الـ"دي دي تي" لقتل الذباب |
Kanserojenler, DDT falan. | Open Subtitles | مادة "دي دي تي"؟ |
Diğerleri, Carson'un DDT'nin insan sağlığını tehdit edici böcekleri kontrol etme rolünden bahsetmediğine itiraz etti. | TED | بينما عارض آخرون بقولهم أنّ كارسون لم تتناول دور الدي دي تي في كبح مخاطر الحشرات على صحة البشر. |
1972'de ÇKA, DDT kullanımına kısmi bir yasak getirdi. | TED | وفي عام 1972، أصدرت هذه الوكالة حظرًا جزئيًا على استعمال الدي دي تي. |
Ama yerel evlerde DDT ilaçlaması yapılması, sıtmadan korunmak için daha iyi bir yol yok, DDT'li sivrisinek ağları dışında. | TED | لكن رشه على المنازل، هو أفضل طريقة للقضاء على الملاريا، بالإضافة إلى أن حشرات الدي دي تي تخصب الناموسيات. |
DDT'yi ve Vietnam'daki Agent Orange'ı ürettiler sonra da "Roundup" dedikleri bir ürün geliştirdiler. | Open Subtitles | لأنها تنتج مادة الدي دي تي ، العامل البرتقالي في فيتنام وهم طوروا منتج يسمى الدورة الكاملة |
DDT başlangıçta II. Dünya Savaşı sırasında bitkileri böceklerden korumak ve askerleri böcek kaynaklı hastalıklardan korumak için kullanıldı. | TED | استُخدِم الدي دي تي أولاً خلال الحرب العالمية الثانية لوقاية المحاصيل من الحشرات ولحماية الجنود من الأمراض التي تنقلها الحشرات. |