"değere" - Translation from Turkish to Arabic

    • القيمة
        
    • قيمة
        
    • بقيمة
        
    Bunun yerine, alternatifler aşağı yukarı aynı değerde, değerleri aşağı yukarı aynı düzeyde ama aynı zamanda da farklı çeşitlerde değere sahip. TED بدلًا عن ذلك، فإن البدائل هي بنفس حارة القيم، بنفس رابطة القيم، بينما تكون في ذات الوقت مختلفة جدًا في نوع القيمة.
    Tam da evrenin dengesiz bir konumda asılı kalmasını sağlayacak doğru değere sahip. TED انها القيمة الصحيحة حتى تحافظ على الكون في حالة مستقرة.
    Aynı değere sahip tek bir sanat eserinin ticareti daha kolay. Open Subtitles من الأسهل المبادلة . بقطعة أخرى بنفس القيمة
    Benim bildiğim bir gerçek sıfır değere sahip olabilir eğer onunla gerçekten iyi bir şeyler yapabilecek kişi ben değilsem. TED ما أعرفه هو أن الشيء يصبح غير ذي قيمة إن لم أكن الشخص المناسب الذي يستطيع صنع شيء أفضل باستعماله.
    Bu şu anlama geliyor: tüm bu ihtiyarlar azınlıktaki gençlerin sırtında bir yük, ve her ihtiyar bireysel olarak daha az değere sahip. TED وذلك يعني أن كل هؤلاء المسنين هم يمثلون في الأكثرية عبء على الشباب، وأن كل شخص متقدم في العمر لديه قيمة أقل.
    Onun bu değere sahip olmasındaki en büyük pay, sanatçının ünüdür. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي يجعلُها بقيمة ربع مليون هو صيت رسامِها
    Muazzam bir değere ve kuvvete sahip olan bir taş. Open Subtitles جوهرة بقيمة هائلة وقوة لا تصدق.
    Sonraki birkaç yıl boyunca Frost pek çok üstün değere sahip kişiyi başarıyla sorgulayıp, işe aldı. Open Subtitles وخلال 6 سنوات من بعدذاك استجوب وجنّد العديد من الأفراد رفيعي القيمة.
    En yüksek değere sahip olan rehine, en güvende olanıdır. Open Subtitles الرهينة ذي القيمة العالية هي أكثر الرهائن أمنًا.
    Chevrolet'nin kalıcı değere sahip olmasının bol miktarda sebebi var. Open Subtitles أسباب واسعة لما شيفروليت أولا في القيمة التي تدوم
    Eğer işiniz tescilli veriye bağlıysa, eğer rekabet avantajınız elinizdeki veriyle tanımlanıyorsa, o şirket veya o toplum nasıl olacak da teknolojide saklı olan değere ulaşacak? Ulaşamazlar. TED إذا كان عملك قائما على البيانات الشخصية، إذا تم تعريف مصالحك التنافسية من خلال البيانات الخاصة بك، كيف يمكن لتلك الشركة أو المجتمع في الواقع تحقيق القيمة الكامنة في التكنولوجيا؟ إنهم لا يستطيعون.
    Yeni doğan bebeğin yüzüne baktığım zaman, bu değere gözüm ilişti, pişmanlık duymayan benlik hissine, o benzersiz kıvılcıma. TED عندما كنتُ أنظرُ إلى وجه المولود الجديد، ألتقطُ لمحة من هذه القيمة والأهلية، هذا الإحساس من حب الذات وعدم الندم، هذا البريق الفريد.
    Çünkü merkezim dediğim bu yerde hayatlarının her gününde bir değere sahip olduklarını anlamalarını istedim. TED لانني اردتهم ان يعلموا لكل يوم في حياتهم ان لهم قيمة في هذا المكان الذي ادعوه مركزي
    Parmağınızla dokunduğunuzda ve ekran üzerine güç uyguladığınızda belirli bir miktar değere sahip olur. TED وعندما تلمسها باصبعك يمكنك فعلا ان تعرض جميع القوى على وجه هذه الشاشة، وهذا بالفعل له قيمة معينة.
    ama Akasya ağaçları düşük değere sahiptirler ama mikroklimayı restore etmek, toprağı korumak ve otlardan kurtulmak için onlara ihtiyacımız var. TED ولكن أشجار الأكاسيا ذات قيمة منخفضة جدا ولكننا نحتاجها لنستعيد المناخ المحلي ، لنحمي التربة ونفض الحشائش.
    Biyoloji çağında politika yoluyla kozlar paylaşılacak bir tarafta yaşamın içsel bir değeri olduğuna inananlar ve bu yüzden teknolojilerin ve ticari kararların seçiminde bu içsel değere saygı duyulması gerektiğine... Open Subtitles في عصر البيولوجيا السياسة ستجد الحل بين أولئك الذين يعتقدون بأن الحياة أولى لها قيمة ذاتية ولذلك يجب أن نختار التقنيات
    Forbes dergisine göre şirket 400 milyon dolarlık bir değere sahip. Open Subtitles قدرت فوربز - (مجلة أقتصادية) شبكته بقيمة ربعمائة مليون دولار

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more