Onların durumunda, ikisi de aynı anda cüzdanlarından tam olarak aynı fotoğrafı çıkardılar. | TED | في حالتهم، يسحبان محفظتيهما في نفس الوقت عارضين نفس الصورة. |
Püfff! Harika(!) Neyse, bu telefon da çalıyor. Yani, ikisi de aynı anda çalmaya başlıyor. | TED | عظيم. على اي حال , هذا ايضا يغلق. اذا هما يرنان في نفس الوقت |
Elbette ki dram şudur; gezegendeki 200 ülke de aynı anda, aynı yöne harekat etmeye başlamak zorunda mı. | TED | و الدراما هنا طبعاً، أنه على مئتين دولة على هذا الكوكب أن تتحرك معاً في نفس الوقت و نحو نفس الإتجاه. |
Yine de aynı anda iki yerde birden olmam gerekecek. | Open Subtitles | و هل يمكننى أن أكون فى مكانين مختلفين بنفس الوقت |
Her iki çipin de aynı anda kızarmış olabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | على الأرجح تم إطلاق النار على جميع الرقائق بنفس الوقت |
Belki Bernard Parker'la çalışıyordur, belki de aynı anda ikisi de evdeydi. | Open Subtitles | ربما كانت تعمل مع "برنارد باركر"، كانا في المنزل في الوقت نفسه |
Bu yüzden, belki de dönüş sebebin budur bir sonraki sanatçının hayatını değiştirmek için ya da ondan da sonra belki de aynı anda kendi hayatını da değiştirmek için. | Open Subtitles | ولَرُبَّمَا ذلك هو سبب عودتك للبلدة لتغيري حياة الفنان القدم أو الذي يليه وربما تغيرين حياتك في الوقت نفسه |
Eğer bu ikisine bakarsanız, göz temaslarını, yüz yüze gelmelerine, muhtemelen ikisi de aynı anda konuşmaktalar. | TED | لاحظوا هنا .. يوجد بينهما اتصال بصري .. وكلٌ منهن تنظرُ للأخرة وربما كلتاهما تتحدث في نفس الوقت |
- Neden ikisini de aynı anda almadınız | Open Subtitles | لماذا لم تحضري الحقيبة والصحيفة في نفس الوقت ؟ |
Bir varsayıma göre hayatı hem yaşayıp hem de aynı anda anlayamazsın. | Open Subtitles | حيث أنه أدرك أخيرا بأن شيئا كان يحصل له حيث يظهر لنا إفتراض أنه لا يمكنك فهم الحياة و عيشها في نفس الوقت |
Bir de Rachel ve Cassie var. İkisiyle de aynı anda yatacaksın. | Open Subtitles | أنا أعرف ريتشل وكاسي كلتاهما سوف يعاشرانك في نفس الوقت |
İki gemi de aynı anda. | Open Subtitles | السفينتان في نفس الوقت. هذه المرة الأولى. |
İkimizin de aynı anda dizlerinin üzerine çökmüş olması ne tuhaf. | Open Subtitles | غريب,ان نكون على حد سواء على الركبتين في نفس الوقت,اليس؟ |
İkimiz de aynı anda burada olmasaydık çok daha kolay olurdu. | Open Subtitles | كان ممكن أن يكون أسهل بكثير اذا ما كان يجب أن نكون معا فى نفس الوقت |
Kız: İkisinin de ağırlığı farklı olduğu için, burada bir gülle, bir de sünger top vardı. Ve ikisini de aynı anda atarsan, belki aynı hızla düşecekler. | TED | الفتاة : لقد كان هناك طلقة وكرة اسفنجية لانهما مختلفين تماما بالاوزان واذا رميتهم بنفس الوقت ربما سيقعان بنفس السرعة |
Riske girmemek için ikisini de aynı anda susturmalıyız. | Open Subtitles | إما أن نطفئهم بنفس الوقت أو ندفع ثمن المخاطر |
Bu beni çok kızdırıyor ve çok üzüyor, hem de aynı anda. | Open Subtitles | هذا يجعلني غاضباً جداُ و حزيناً بنفس الوقت |
İkimizin de aynı anda kaldırması lazım, aşağı gel diyorum! | Open Subtitles | كلنا يجب ان نرفعه بنفس الوقت أنزلأنياقوللك! |
Diğerini de aynı anda etkisiz hale getirmezsek, patlayacak. | Open Subtitles | إذا عطلنا هذه من دون ألاخرى في الوقت نفسه أنها سوف تنفجر. |
Uh, iki farklı tür nadir bulunan kuş sergisi var, ikisi de aynı anda. | Open Subtitles | عرضين مختلفين لطيرين نادرين كلاهما في الوقت نفسه |
Sadece ikimizin de aynı anda hamile olacağımız hiç aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | - أنا فقط لم أعتقد بأننا سنحبل في الوقت نفسه |
İkisi de aynı anda serbest bırakıldı. | Open Subtitles | إطلاق سراح الاثنان في الوقت نفسه |