Bir çalışmada yol kenarına oyuncak yılan ve kaplumbağa konulmuş ve sürücülerin yılana daha fazla çarptığı, oyuncak hayvanlara çarpan sürücülerin de yüzde 3'ünün bunu kasıtlı yaptığı görülmüş. | TED | في دراسة حيث وضعت حية مزيفة وسلحفاة مزيفة على جنب الطريق، قام السائقون بلقيادة فوق الحية اكثر من السلحفاة وحوالي 3 بالمئة من السائقين الذين ضربوا بسياراتهم الحيوانات المزيفة |
Yani bu, neredeyse, dokunmanın yüzde 8'ine ve işitmenin de yüzde ikisi ya da üçüne denk geliyor. | TED | هذا مقارنة بتقريب 8 بالمئة للـ اللمس واثنين إلى ثلاثة بالمئة للسمع. |
Prostat kanseri hastalarının belki de yüzde 10'u, genetik olarak yatkın insanlardır. | TED | عند ما يقارب نسبة 10 بالمئة من سرطان البروستاتا و هناك بعض الأشخاص الذين لديهم هذه القابلية |
Bizim zamanımız yok. Yani, bu işe sen de yüzde 30 ortaksın. | Open Subtitles | نحن، أقصد ألا يمكنك المساهمة بثلاثين بالمئة من الفكرة |
İki ankette de yüzde 6 öndesiniz. | Open Subtitles | أنت تجلس على 6 بالمئة هنا ستة بالمئة من الديمقراطيين |
Kulüpte satarız, sen de yüzde beş fazla alırsın. | Open Subtitles | نروجه عبر النادي وأدفع لكم بزيادة 5 بالمئة |
Bunun için de yüzde dört komisyon alacaksınız. | Open Subtitles | ولهذا سوف تحصل على عمولة أربعة بالمئة |
Sadece bana normalini ver, bir de yüzde 10. | Open Subtitles | فقط أعطني المعتاد مقابل 10 بالمئة |
Belki de yüzde 31 çeyrektir bu oran. | TED | أو ربما كانت 31.25 بالمئة. |
Hüküm giymeleri de yüzde doksandır. | Open Subtitles | نسبة الإدانات حوالي 90 بالمئة |
Harika gelişmeler, Tony, Howard. İkinize de yüzde yüz destek vereceğiz. | Open Subtitles | أخبار رائعة يا (توني) و(هاوارد)، نحن سندعمكما مئة بالمئة |
3,8 gram, ayrıca ihtiyacı olan A vitamininin de yüzde 20'si. | Open Subtitles | به 3.8 غ، وأيضاً عشرون بالمئة من متطلباتها للفيتامين (أ). |
Cilt de. Yüzde 40'lık bir düşüş yaşıyorum. | Open Subtitles | -ولا الجلد، فقدت 40 بالمئة |
- Kesinlikle. Hem de yüzde 100. | Open Subtitles | -للغاية, مئة بالمئة |
Sen homosun dostum. Hem de yüzde yüz. | Open Subtitles | مئة بالمئة |