Silahlarla gelmediler. Çek defteriyle geldiler. | Open Subtitles | انهم لم يقوموا بذلك تحت تهديد السلاح بل جاءوا مع دفتر شيكات |
Garajına çek defteriyle gelen başka birilerini göremiyorum. | Open Subtitles | لا أرى أي شخص آخر يتردد على الجراج وفي يده دفتر شيكات |
Büyük beyaz adam elinde çek defteriyle gelir, herkese patronluk taslar. | Open Subtitles | أبيض البشرة ويحمل دفتر الشيكات متحكماً بالجميع |
Anneciğinin çek defteriyle iyi vakit geçirdin. | Open Subtitles | حسناً لقد استمتعت بدفتر الحساب للماما |
Adama onun adres defteriyle ilgilendiğimi bildirdim. | Open Subtitles | لا ،يا ويرجلي ، ،أنا فقط أخبرت الرجل أنني مهتم بدفتر عناوينها بأنني إهتممت بدفتر عناوينها... |
- Ben de. Not defteriyle nasıl gitti? | Open Subtitles | كيف سار الأمر بخصوص دفتر الملاحظات؟ |
Bu hesap defteriyle, başka bir şansları yok. | Open Subtitles | مع دفتر الحسابات هذا, ليس لديهم خيار. |
Çek defteriyle tabi. | Open Subtitles | من خلال بعض صفحات دفتر شيكاتها |
- Bir çek defteriyle, uzaktan. - Daha kötüsü de olabilirdi. | Open Subtitles | بكرم دفتر شيكاتك - ثمة إحتمالات أسوأ - |
Not defteriyle ilgileneceğim. | Open Subtitles | سأهتم بأمر دفتر الملاحظات |
Ne söylediğin hakkında en ufak bir fikrim yok. Burada gördüğüm George'la Dobson'ın not defteriyle alakalı tepesinin attığı zaman ki George aynı değil mi? | Open Subtitles | هذا نفس النموذج من (جورج) الذي رأيته هنا حينما حنق عليه (دوبسون) بسبب دفتر الملاحظات،صحيح؟ |
Bu güçlü adamların sadece bir çek defteriyle seçimi kazanacaklarını sanmalarından bıktım usandım. | Open Subtitles | لقد سئمت وتعبت من الأغنياء الأقوياء... الذين يعتقدون أنهم قادرون على الفوز... بالانتخابات بدفتر شيكاتهم |