Bu karşılaştırmaya bakınca demokrasinin ekonomik büyüme açısından oldukça iyi olduğunu görüyoruz. | TED | وفي هذه الحالة, تتأرجح الكفة لصالح الديمقراطية فيما يتعلق بتحقيق النمو الإقتصادي. |
Bir bakıma Afrikalılar, demokrasinin kendisini protesto ediyorlar, bizim için olasılıklarını zenginleştiriyorlar. | TED | يحتجُ الأفارقة بطريقة ما على الديمقراطية بحد ذاتها، بإثراء إمكانياتها لنا جميعًا. |
Bu iki ülkeyi kullanarak demokrasinin aleyhine değil lehine olan bir sonuç çıkaracağım. | TED | فسأستعين بهذين المثالين للأتيان بحجة إقتصادية لصالح الديمقراطية, وليس ضدها. |
Cesur davranışların barış ve demokrasinin üzerine kurulduğu yapı taşlarıdır. | Open Subtitles | تصرفاتك الشجاعة هي الأصلب وقت الديموقراطية و السلام.. دائما شامخة |
Bu yargılama bir oyalama taktiği mi yoksa demokrasinin yeniden doğuşu mu? | Open Subtitles | هل هذه المحاكمة هي تكتيك مماطل ؟ او هي ولادة جديد للديمقراطية |
demokrasinin yaptığı şey yoksula seçme hakkını vermek oldu. | Open Subtitles | وما ديمقراطية عَمِلتْ كَانَ أَنْ يَعطي السيّئ الصوتَ. |
Bizler Batı'da, demokrasinin altın ışığını, değerlerini öğütleriz, bunun nasıl yapıldığının parlayan örnekleriyiz. | TED | نحن في الغرب، نحن نبشر بالقيم، نور الديمقراطية الذهبي، الذي نعتبر نحن مثالا لأشعته وكيف تم ذلك. |
demokrasinin devlet için en iyi yönetim biçimi olduğunu kimse sorgulamaz. | TED | من ناحية فلا أحد يشكك في أن الديمقراطية هي أفضل شكل من أشكال الحكم. |
Hatırlarsınız ki, 1970'lere kadar sürekli olarak demokrasinin yayılmasıyla beraber eşitsizlik de düşmüştü. | TED | ولنتذكر أنه إلى السبعينيات تواكب انتشار الديمقراطية بتقلص عدم المساواة. |
demokrasinin yaygınlaşmasıyla eşitsizlik artmış halde. | TED | فانتشار الديمقراطية الآن غالبا ما تصحبه زيادة في عدم المساواة. |
Fakat size basit olarak şunu geri bildirimde bulunmak isterim, hükümetin, çocuğuna nasıl davrandığını esas alarak demokrasinin ne kadar güçlü olduğunu tanımlayabilirsiniz. | TED | ولكنني أحكيها مرة أخرى لكم لأقول بكل بساطة أنه يمكنكم تعريف الديمقراطية القوية بكيفية معاملة حكومتها لطفلها. |
Ve bu, serbest konuşma özgürlüğü ve demokrasinin merkezi olan popüler politik eylemle ilişkisini keser. | TED | وهذا من شأنه وضع حد لحرية التعبير والعمل السياسي الشعبي،هو جوهر الديمقراطية. |
demokrasinin başı dertte, bunda şüphe yok ve bu kısmen, kendinin de bir parçası olduğu derin bir ikilemin sonucu. | TED | الديمقراطية تواجه مشكلة بلا شك، وهي تشكل جزء لا يتجزأ من مشكلة عميقة. |
demokrasinin merkezindeki problem işte bu ikilemde yatıyor. | TED | هذه هي المشكلة التي تواجهها الديمقراطية. |
demokrasinin, İslam'la uyuşabilir birşey olduğunu farkettiler. Değerleriyle uyuştuğunu gördüler ve demokrasiyi desteklediler. | TED | وادركوا ان الديموقراطية هي امرٌ متوافق مع الاسلام ومتوافق مع قيمهم لذا قاموا بدعم الديموقراطية |
Tam tersine, demokrasinin Batı'nın yükselmesine ve modern dünyanın yaratılmasına katkıda bulunduğunu düşünüyorum. | TED | على النقيض من ذلك، أعتقد بأن الديموقراطية ساهمت في صعود الغرب وتكوين العالم الحديث. |
Polis'ten Cosmopolis'e giden bu yolculukta, küresel seviyede bir demokrasinin gücünü yeniden keşfedebiliriz. | TED | في هذة الرحلة من المدن الرومانية للمدن العالمية يمكننا ان نعيد اكتشاف قوة الديموقراطية علي مستوي عالمي |
Katılımcı demokrasinin idealleri katılık yerine esneklik ile temsil ediliyor. | TED | المثل العليا للديمقراطية القائمة على المشاركة تتجسد من خلال المرونة بدلاً من الجمود. |
Ama sonunda sizi; yeniden düşünmeniz, risk almanız ve demokrasinin küresel evrimi olarak gördüğüm şeye dahil olmanız için teşvik edeceğim. | TED | ولكنني في النهاية سأحثكم على التفكير والمخاطرة بالانضمام في ما أعتبره تطورا ًعالمياً للديمقراطية |
Sanırım, edebiyatın, sanatların ve demokrasinin büyük bölümlerinin yok olduğu bir dünya göreceğiz. | Open Subtitles | أعتقد أننا سنرى عالماً دون أدب أو فنون أو ديمقراطية كل ذلك سيختفي بشكل كبير |
Onlar, sorumluluğun ve demokrasinin ne olduğunu anlıyorlar. | TED | إنهم يفهمون تماما ما تمثله المسؤولية والديمقراطية. |
Ve diğer insanlar da internet üzerinden irtibat kurarak onu demokrasinin bir aracı olarak kullandılar. | TED | وآخرون، متصلون أيضاً عبر الإنترنت، تمكنوا من استخدامها كأداة للديموقراطية. |
demokrasinin esasına dayanarak buna gizli oylama diyoruz. | Open Subtitles | أنه يدعى اقتراع سري وهو أساس ديمقراطيتنا |
demokrasinin çarkları işlemeye başlamış, akabinde de hükümet devrilmişti. | Open Subtitles | الأنتصار الوحيد الذى سجلته المعركه هو كونها أستخدمت كوسيله للأسقاط الحكومه الأن ستبدأ ألة الديموقراطيه فى العمل |
Sizler galibiyetimizin getireceği demokrasinin hayati birer parçalarısınız. | Open Subtitles | "ستكونون جزءًا حساساً من الديموقراطيّة التّي ستتبع انتصارنا" |