Yenilen aday gücünden vazgeçti ve Gana'nın yeni bir demokratik sisteme geçişini sağladı. | TED | المرشح المهزوم تنازل عن السلطة فاسحا المجال لغانا بالتحرك نحو دائرة ديمقراطية جديدة. |
Calles'ı devirmeli, insan haklarına saygılı... demokratik bir hükümet kurmalıyız. | Open Subtitles | سنقوم بالإطاحة بكاليس وسوف نقيم حكومة ديمقراطية تحترم حقوق الناس |
Amacımız arkeolojik bulguyu demokratik bir hale getirmek ve herkesin katılımını sağlamak. | TED | هدفنا هو إضفاء الطابع الديمقراطي لعملية الاكتشاف الأثري، والسماح لأي شخص بالمشاركة. |
Ben halkla konuşan, toplumla çalışan, kapsayıcı ve demokratik araştırmaya inanıyorum. | TED | فأنا أؤمن بالبحوث الديمقراطية الشاملة التي تُنجر داخل المجتمع وتوَجّه للعامة. |
Şimdi ise sokaklara çıktılar ve bizler demokratik devrimi saygı ile selamlıyoruz, ve ne kadar az şey bildiğimizi anlıyoruz. | TED | الان وهم يسيطرون على الشارع ونشاهد ثورة ديموقراطية اكتشفنا كم هو قليل ما نعرفه |
İşte bu, bence demokratik tartışma sanatının yeniden inşasına gidecek yoldur. | TED | ذلك، كما يبدو لي، هو الطريق لنبدأ باستعادة فن المناظرة الديموقراطية. |
Ve anladım ki, ben ülkeyi terkettiğimde, demokratik bir ortamda yapılacak özgür ve adil seçimler bir hayalden ibaretti. | TED | وأدركت أنه، عندما غادرت البلاد، الحرية والإنتخابات النزيهة في مناخ ديمقراطي كانت حلما. |
O halde tüm adayları toplayalım ve demokratik bir karar verelim. | Open Subtitles | إذا أرى بأنه يجب علينا جمع المرشحين و القيام بقرار ديموقراطي |
Kulağa ne kadar demokratik bir aile gibi geliyor. Amerikanvari. | Open Subtitles | هذه تبدو وكأنها ديمقراطية أسرية جدا هذا طابع أمريكي للغاية. |
Dinamik açıdansa yönetim zaman içinde değişti daha az otoriter, daha fazla demokratik oldu. | TED | والمتحرك, أن النظام السياسي تغير عبر الزمن ليقلص تدريجياً من سماته الدكتاتورية ويكتسب سمات ديمقراطية. |
Şimdi daha demokratik bir bakışımız ve müzik yapma şeklimiz var -- çift yönlü bir sokak gibi. | TED | و الان لدينا و جهات نظر اكثر ديمقراطية و لدينا طريقة في التاليف الموسيقي تقبل الراي و الراي الاخر. |
1996 yılındaki demokratik kongrede ona asılmadığı için onu affetmiyor. | Open Subtitles | لا تستطيع نسيان أنه لم يغازلها, خلال المؤتمر الديمقراطي 1996. |
Evet, Missouri'nin demokratik Parti'si için devasa, eğlenceli bir parti. | Open Subtitles | نعم, حفل راقص كبير سيقيمه الحزب الديمقراطي في ولاية ميسوري. |
- Duruşma 2004 senesindeki demokratik Ulusal Kongre esnasında gerçekleşti. | Open Subtitles | المحاكمة جرت في عام 2004 وذلك خلال المؤتمر الوطني الديمقراطي |
demokratik politikaların yeniden hayat bulması sizden kaynaklanacak, siz derken hepinizi kastediyorum. | TED | إحياء السياسات الديمقراطية سيأتي منك ، و أعني بذلك كل واحد منكم |
Ama dört yıl sonra, o çok partili demokratik seçimler hala gerçekleşmemişti. | TED | لكن وبعد أربع سنوات، لم تحدث بعد تلك الانتخابات الديمقراطية متعددة الأحزاب. |
Bu yeni oluşumun ağırlığının, haklarımızı veya... demokratik sistemimizi tehlikeye atmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | يجب علينا أن لا ندع ثِقَل هذا الجمع يهدد حرياتنا أو العمليات الديمقراطية |
Ama daha şiirsel olarak, yapıyı Mall'un demokratik havasını solumak, onu kendine getirmek olarak düşünmeyi seviyoruz. | TED | ولكن بشكل أكثر شاعرية، يحلو لنا أن نفكر في البنية على أنها استنشاق لهواء ديموقراطية المول، تحضره لذاته. |
Şurası açıktır ki bu olaylar esnasında ulusal düzeyde bir demokratik hareket halk tarafından sergilenmiştir. | Open Subtitles | وقد اتضح من خلال هذه الأحداث أن هناك حركة ديموقراطية قومية قد تشكلت بواسطة الشعب |
Onların şu demokratik tatları bana göre değil Louis. İşte bu halis Louisianalı. | Open Subtitles | دماء بطعم الديموقراطية لا تناسب ذوقي يا عزيزي لويس هذا دم أمريكي نقي |
Korsanlık aslında mevcut sistemde amatörce bir inovasyon ve son derece demokratik bir faaliyet. | TED | القرصنة هي في الحقيقة أي ابتكار هاوٍ على نظام موجود، وهو نشاط ديمقراطي بعمق. |
Nasıl olduysa ona demokratik olmayan ünvanlar vermişti. | Open Subtitles | على أي حال, لقد أعطاه لقباَ غير ديموقراطي |
Komünistin biri, huzurlu ve demokratik şekilde seçilmiş hükümeti yok etmek için planlar kurmaktadır. | Open Subtitles | مؤامرة شيوعية لإزالة حكومة, سلمية منتخبة ديموقراطياً. |
Sizi bilmem ama bana göre bu pek demokratik değil. | TED | وأنا لا أعلم رأيكم في الأمر، ولكن أنا لا أعتقد أن هذا يبدو ديمقراطياً. |
Kalanınıda demokratik ve cumhuriyetçiler arasında paylaştırdım. | Open Subtitles | والباقي وزعتهُ مابين أعضاء اللجنةِ الديمقراطيين |
demokratik olarak seçilmiş hükümetin içinde, üç komünist bakan vardı. | Open Subtitles | ،في الحكومة المنتخبة ديمقراطيا كان ثلث الوزارء شيوعيين |
Hayır, sen demokratik artıklarca tehdit edilen kaygılı bir elit topluluk hakkında konuşuyorsun. | Open Subtitles | لا، انت تَتكلّمُ عن نخبةً مُتَلَهِّفةً في عالم هدّدَ بالزيادةِ الديمقراطيةِ |
Ekim'de, Kongo demokratik Cumhuriyetin'nde biraz zaman geçirdim. Afrika'daki en büyük ülke. | TED | خلال شهر أكتوبر الماضي، أمضيت أياماً في جمهورية الكنغو الديمقراطية، وهي ثاني أكبر الأقطار في القارة الأفريقية. |
demokratik hükümetlerin yapamadığını yaptı. | Open Subtitles | فعلت أشياء لا يمكنُ للدول الديموقراطيّة أن تفعلها |
Bay Gold, demokratik kamuoyu yoklamasında Peter'in yeterli oyu alamayacağı konusunda endişeliydi, ...bu yüzden Bay Saxon 600 yaşlı vatandaşı otobüsle kamuoyu yoklamasına getirmeye söz verdi, Peter Florrick yani kocanız için oyları toplamak üzere. | Open Subtitles | كان السيد غولد قلقًا أنه لن يحصل على أصوات كافية لإحراز نقاط كثيرة في تصويت الحزب الديموقراطي |