Ancak, Tanrı insanlarla deneyler yapıyor ve bunlara doğal afetler deniyor. | TED | لكن الإله يجري التجارب على البشر، وهذا يسمى الكوارث الطبيعية. |
Ben hâlâ o küçük kızım ve William Bell hâlâ üzerimde deneyler yapıyor. | Open Subtitles | ما زلتُ تلك الفتاة الصغيرة... و ما يزال (ويليام بيل) يجري التجارب عليّ. |
Sanki birileri deneyler yapıyor ve bütün dünya onların laboratuarı. Sen de gördün. | Open Subtitles | كما وأن أحدهم يقوم بتجارب ما ، غير أنه مختبره هو العالم كله |
Bu adam yasal ve etik sınırların dışında çalışıyor ve çok tehlikeli tıbbi deneyler yapıyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يعمل خارج الرقابة القانونية والأخلاقية يقوم بتجارب طبية خطير للغاية |
Glades'deki insanlar üzerinde deneyler yapıyor. | Open Subtitles | إنّه يجري التجارب على الناس في (غلايدز). |